Tuesday, March 28, 2006

Mechul siirin yayinlanma sebebi ve yorumlara yorum..

Ecdada küfreylemek eldeki tek sermaye
Vatansa at üstünde çıkıyor ihaleye
Müslümanlara baktım hepsi de bölük pörçük
Mide uçkur davası semere vurulan yük

Kim umardı ki bir gün ayaklar baş olacak
Düşünün kim umardı inanmak suç olacak
Bir tek örtü yüzünden dökmüşken Fransız’ı
Bu gün tepside sunduk vatan kızlarımızı..

Kazim kardesime,

Bu siiri yayinlamaktaki amacimiz, bu gerceklerle ovunmek degil, ama bu gerceklerin farkina varip silkinip kendimize gelmeyi, hem nefsimize hatirlatmak icindir, hemde daha cok mucadeleye davet etmek icindir..

Ben sizin sozlerinizi tepkinizi anliyorum, ancak okuzun altinda buzagi aramanizi anlamiyorum..yani, kendi gercegini inkar etmekle kabul etmemekle gercekler degismez,.aciysa bile gerceklerini kabul edersin ve buna karsi nasil mucadele etmen gerektigini dusunur tasinirsin ve gayret edersin..

Ayrica butun bu gercekler, herseyin alt ust olmasi, baslarin ayak olmasi ayaklarin bas olmasi, efendimiz s.a.v.’in kiyametin belirtileri ile ilgili hadisi serifinde de belirtilmistir..Oyle bir gun gelecek ki, eger o zamanki muslumanlar sizi gorseler size deli derlerdi, siz onlari gorseniz bunlar kafir derdiniz seklindeki bir baska hadiste de acikca bellidir. Zaman gectikce elhamdulillah kuran-i kerim ve hadisler degismiyor amma velakin islama bakis acilari acisindan o kadar farkli yaklasimlarla islam boluk porcuk ediliyorki muslumanlar malesef birbirlerine dusmanlik etmekle dinlerinden daha cok mesguller. Bu da efendimiz s.a.v’in veda hutbesinde bahsettigi; “seytanin sizi eski dininize dondureceginden bir korkum yok, ama birbirinize dusureceginden korkuyorum”..hakli endisesini aciga cikartmistir..

Ben de sizin kadar vatan severim..Hele dinimi daha cok severim !
Kim oldugunu bilmedigim sairin gercekleri ifade edis tarzindaki carpicilik beni cezbetti..Her ne kadar ilk okudugum zaman, bu yazar ne diyor, hakaret mi ediyor diye supheyle baktimsada, dusununce bu aci satirlarin malesef gercek olma gercegi karsisinda belki size de ayni mucadeleye cagirma, mucadele etme arzusu uyandirma etkisi icin yayinladim…Aslina bakarsaniz bu kadar cok yorumlanmasi acisindan etkili oldugunuda soyleyebiliriz..

Size tavsiyem, elestirilerinizde daha sakin, yumusak ve yapici olmaya calisin..Gerceklerle mucadelenin yolu gercekleri red etmek degildir, once gercekleri bilip sonra ona karsi cizmen gereken strajeyi belirlemekdir..

Ben burada yazilan gerceklerle ovunmuyorum aksine DOVUNUYORUM!
Uzuluyorum ve care ariyorum..Eger siz de ariyorsaniz buyrun beraber arayalim ..

Vesselam..

...

Iki parmaginin ucunu iki gozune koy...
Bir sey gorebilir misin dunyadan ?
Gorememek ayibi, gostermemek kusuru ugursuz
nefsin parmagina ait iste..
Parmagini gozunden kaldir ilkin, sonra gor diledigini boyle...
Insan gozden ibarettir aslinda, geri kalan cesettir,
Goz ise ancak Sevgiliyi gorene denir.

Mevlana Celaleddin Rumi

Saturday, March 25, 2006

..

Ecdada küfreylemek eldeki tek sermaye
Vatansa at üstünde çıkıyor ihaleye
Müslümanlara baktım hepsi de bölük pörçük
Mide uçkur davası semere vurulan yük

Kim umardı ki bir gün ayaklar baş olacak
Düşünün kim umardı inanmak suç olacak
Bir tek örtü yüzünden dökmüşken Fransız’ı
Bu gün tepside sunduk vatan kızlarımızı..

Londra taksilerinde haremlik selamlik uygulamasi!



Londra’da sadece kadinlarin kullanabilecegi pembe taksi uygulamasi baslatildi. Bu yontem bayanlarin tacizden kurtulmalari acisindan gelistirildi.. 25 Subat’ta ulke genelinde hizmete giren, koltuklari ve ic dizayni ile soforlerin kiyafetine kadar pembe olan taksiler, bayan soforler tarafindan kullanilmakta..Gece disarida bulunmak zorunda olan bayanlar hem aileleri tarafindan merak edilmekte hemde lisanssiz minicab soforleri tartafindan tacize ugramaktan sikayetciydi..Sadece bayanlarin ve 12 yasina kadar olan erkek cocuklarin binebildigi taksiler buyuk ilgi goruyor..

Kizlarinin eve donusunu dusunen ve endise eden bir baba tarafindan ortaya atilan bu fikir ingiliz polisi tarafindan da destekleniyor..Boylelikle gec saatte evine ulasmaya calisan bayanlar guvenli soforler ile evlerine huzur icerisinde gidiyor..Guvenli ulasim disinda hirsizlik olaylarini da onlemek icin yol ucreti musterinin banka hesabindan odeniyor..Bu sekilde bayanlar ustlerinde nakit para tasimak zorunda kalmiyor..


Yapilan anketlerin cogunda kadinlar, bayan sofor ile kendilerini cok daha rahat, mutlu ve guvende hissettiklerini soylediler..

Londra belediye baskani Ken Livingstone bu uygulamayi desteklemekle birlikte daha cok bayanin hizmet sunmasi icin cagrida bulundu..

3-5 sene once yasadigim semtte cokca Yahudi (ortodox) bayan bulunmasindan dolayi minicab soforlugu yapmak istemistim..Yahudilerin yogun oldugu bolgede ozellikle cok ilgi toplar diye dusunmustum..Hatta “ladybird minicab” isimli bir kart bastirir yahudi ve diger irklardan bayanlara hizmet sunabilirim diye aklimdan gecirmis ancak uygulama firsati bulamamistim..Her ne kadar kendi ozel arabami kullansamda Londra’nin merkezine araba ile gidemedigim icin (park sorunu)program vs oldugunda, eve donusu dusunerek gitmekten vazgectigim oluyordu..Simdi icim rahat her programa katilabilirim ;-)

Ingilizler aklini kullanarak aslinda farkinda olmadan islami yasantinin bir ozelligini uyguluyor...Ulkemizde ayni metod uygulansa tepkiler hangi yonde olurdu acaba ?

London Transport sitesinde (pink ladies)pembe bayan soforler ile ilgili haberi okumak icin tiklayin

Teslimiyet-Ozgurluk-Huzur..

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve içinizden (Allah’ın yapmanızı istediği) işlerinizi yürüten önder ve idarecilerinize de itaat edin.” (Nisa/59)

Ariflerin tarifine gore kâmil insan, Allah’a asik olmus, kalbi gaflet ve manevi kirlerden zikir ile huzur bulmus, gonlu bos arzu ve sahte sevgilerden arinmis, nefsi ilahi emirlere itaat edecek bir kivama gelmis; kisaca ici ve disiyla Yuce Allah’a teslim olmus insandir. Iste bu kivami bulmak icin onundeki rehbere samimi olarak inanmaya, gucu nisbetinde emir ve tavsiyelerine uymaya teslimiyet denir.

Ici ve disi ile Rabbine teslim olan insan ozgur olur, kalbi huzur dolar, ilahi ask ile hayat bulur ve boylelikle diger koleliklerden kurtulur..Iradesini nefsinin eline vermis insan ise Rabbine isyan eder..Nefsine kolelik yaparken kendini ozgur gorse de aslinda butun yaptiklari, yasayisi bir cesit koleliktir..Bagimliliklari sehvetine esaret, midesine bekcilik ve midesine hizmetcilik yaparak hayat surmesine sebeb olur..Boyle bir hayat ozgurluk degil de koleligin ta kendisi degilmidir? Insan oglu ozgur olmak ister ama asil ozgurluk Allah’a kulluk yapmaktan gecer..

Okudugum bir yazida, yazar guzel bir ornek ile islemis konuyu..o bolumu aynen aktariyorum..

....Özgür olan, özgürleşmek isteyen yalnız insan değil. Ama insan dışındaki varlıkların da özgürleşme hareketinin sonucunda insanın felaketini de görmekteyiz. Bir balığı düşünelim. Özgürlük sınırları yaradılışında çizilmiş değil mi? Varlığı ancak su ile mümkün olmakta, denizlerde, derelerde en ufak su birikintilerinde varlığını sürdürmekte. Ne zamanki bu sınırları zorlar o zaman özgürlük degil onun felaketi olmakta. Yine suyun özgürlüğü kendi yatağı içerisinde akıp denizlere dökülmesidir. Ne zaman ki yatağından taşarsa o zaman tüm canlılara hatta insanlara zarar vermekte buda felaket olmaktadır. İşte insanın özgürlüğü de Allah'ın insana taktir ettiği kulluk çerçevesinde yaşaması ve bu şekilde Allah'a dönmesidir. Bu noktada özgürlük allaha koşmakla ve yakın olmakla mümkündür. İnsan fıtratındaki bu temayülü bilen şeytan ve dostları, bu kavramı da evirip çevirmekte yüklediği beşeri tanımlarla insanları kendine kul köle yapabilmektedir. İnsanlar neden özgür olmak ister ki sorusuna verilebilecek cevap, fıtrat gerçeğinden uzaklaşmak, yaradılışa uygun yaşamamak, fıtri kabiliyetleri Allah'ın boyasıyla boyamamak olarak cevaplandırılabilir. İnsan için özgürlük fıtrat inkilabı ile olmakta. Yaradılışa uygun yaşayan insan bu değişimi hissetmekte, zaten özgür olmakta. Sünnetullah'ın tecellesi de böyle gerçekleşmekte....

Friday, March 24, 2006

Hahns Macaw



Bu gordugunuz papagan familyasindan 'minyatur hahns macaw'. Arkadasim "forest" (orman)ismini vermis..Forest'in ozelligi kafeste yasamamasi, kedi gibi ortalikta dolasip duruyor..Kafesi var ama orada yasamayi sevmiyor, sadece yaramazlik yaptiginda ceza yeri olarak kullanilmakta ;-)Heryere pislik yapmasi nahos olsada, taze iken silinince kolay oluyor ve kokmuyor..zaten "yap yap" deyince tuvaletini yapiyor ;-)

Arkadasim kusu ile bana geldiginde hemen kafama ucuyor ve kulagimi isirmaya basliyor..Su an tepemde bir papagan turu ile bu postu zor yaziyorum..Bilezik, metal turu seyleri cignemesini cok seven, oyun oynamaktan cok zevk alan bir hayvan..

Sevinince Allah diyor, gulme taklidi yapiyor..banyo deyince kacan, sirt ustu yere yatirinca ayaklari havada kedi gibi oynamayi bekleyen, oylece duran, opme sesi cikartan sevimli bir papagan..Kitap okurken sayfalari ceviriyor..Cok ilginc bir kus..Gecen gun disari ciktigimizda bizimle birlikte gezdi, hic bir yere ucmuyor..insanlari en cok sasirtan ozelligide bu cunku ozgurlugu icin ucup kacmasini bekliyorlar..Cok dost canlisi, duygusal, romantik, neselendiren bir hayvan..

Gereksiz insanlardan elimi etegimi cekip boyle cana yakin bir kus alsam hic fena olmayacak sanirim ;-)

Ingiltere'de bulunan pet shoplar'da bu papaganlar dogduktan 3 ay sonra satilabilir, daha kucukken satis icin ruhsat olmuyor.bu sebeble evinde oturup isi olmayan bayanlar bebek bakiciligi yerine kus bakiciligi yapabilirler..Pet shoplar bu isi yapmak isteyenlerle anlasma yapiyor..degerli bir kus oldugu icin tanimadiklarina bedava veremiyor ancak kapora olarak bir miktar para birakildigi takdirde kusu aliciya teslim ediyor..Boylelikle alan bayanin hem evinde oyalanicak bir evcil hayvani hemde isi oluyor..Normalde guvenip tanidiklari kus bakicilarina pet shop sahibi tarafindan ucret odeniyor..

Arkadasimin soyledigine gore para yerine kusu daha ucuza almak ya da baska bir kus almak mumkun olabiliyormus..Tepemde bulunan bu papaganin fiyati 600 pound..Yani 1,401.04 YTL..

Yazimi bitirmek zorundayim cunku bu kus kupeme bayildi ve illaki cikartta bana ver diye asiliyor:P tabagimda ki pastayada goz koydu:P

Thursday, March 23, 2006

Tepkisizlik..

Ünlü virtüöz piyanonun başına oturmuş ve salonu hınca hınç dolduran seyircilerin önünde, konserine başlamıştı. Ancak tuşlara basıp çalıyor görünmesine rağmen, telleri önceden sökülmüş olan piyanodan hiçbir ses çıkmıyordu!
Dinleyiciler, birbirine göz ucuyla bakarak ne yapmaları gerektiğini araştırıyorlar, fakat nedense tepki gösteremiyorlardı. İki saat süren sessiz konserden sonra ünlü virtüöz oturduğu yerden kalkarak büyük bir ciddiyetle onları selamladı. Salon sürekli alkış sesleriyle çınlıyordu.
İngiltere'de yaşanan bu olaydan sonra piyanist, kendisiyle röportaj yapan televizyon spikerine:

"İNSANLARDAKİ TEPKİSİZLİĞİN NEREYE KADAR VARACAĞINI ÖĞRENMEK İSTEDİM, MEĞER SINIRI YOKMUŞ..."

Tuesday, March 21, 2006

Hayat yolcusu..

Seyh Galip diyor ki;

Hosca bak zatina kim subde-i alemsin sen
Merdum-i dide-i ekvan olan ademsin sen..


yani;

Kendine hosca bak; sen alemin ozusun. Butun yaratiklarin gozbebegi insansin sen..

Seyh Galip dogru soyluyor da, niye ruhlarimizi bu kadar dar alanlara sikistirip, insan olma yolunda alacagimiz mesafeleri engellerle dolduruyor; varligimizi koreltip, kainatin meyvesi, ozu olma noktasina erisemiyoruz ?

Sunday, March 19, 2006

Japon IQ Testi..

Linkten, buyuk mavi yuvarlagi tiklayin.
Oyunun kurali:
"herkes nehirden karsiya geçmeli"
Önce büyük yuvarlaga basip oyuna baslayacaksiniz. Sala binecek kisilerin üzerine, ve sali karsiya geçirmek içinse kirmizi yuvarlaklara tiklamak gerekiyor.
Kurallar:
Bir seferde en çok 2 kisi sala binebilir.
Baba, anneleri yokken kizlarin hicbiri ile sala binemez.
Anne de babalari yokken ogullarindan hicbiri ile sala binemez.
Kizlar, Anneleri yokken babalariyla kalamaz.
Ogullar babalari yokken Anneleriyle kalamaz.
Hirsiz, polis yokken aile ile yalniz kalamaz.
Sali kullanmayi da sadece anne, baba ve polis biliyor!

Kolay gelsin!
IQ Oyunu

Saturday, March 18, 2006

Hic Uyumayan Casuslar !



Bugun okudugum habere gore; Londra’da cok yuksek digital teknolojik donanimli yeni yol kameralari yerlestirilmeye baslandi. Digital kameralar gunde 24 saat, 365 gun hic durmadan calisiyor ve eskileri gibi surekli film degistirilmesi ya da bakima alinmasi gerekmiyor. Kisacasi, bu casuslar hic uyumuyor!

Digital kameralarin birtanesi benim oturdugum eve hemen yakin yolun uzerine, digeri de annemlerin oturdugu evin yaninda ki kavsaga kondu. Ilk denemeleri benim her gun gectigim yolda uygulamalari kendi acimdan sinir bozucu..



Kisa bir sure sonra, Londra’da digital kameralarin sayisi elliye ulasacak ve bu kameralardan gelen goruntuler, merkez ofislere ulasip, suruculere ceza olarak geri donecek.

Uzmanlar, gatso denilen eski tip kameralarin filmlerinin zaman zaman bittigi ve polis tarafindan surekli bakiminin gerektigine dikkat cekerken “yenilerinden kurtulus yok” diyorlar..

Artik kemaraya yakalanip yakalanmamak piyango olmaktan cikti, yuzde yuz yakalanacagiz, kacis yok. Eskilerin ne zaman filminin bittigi ya da ne zaman calisacagi belli degildi ama bunlar modern ve bunlar digital!

Yeni digital sistem, cezalarin evlerimize gelis suresini de kisiyor..Suratli aracin fotografini cekip aninda merkeze gonderen kamera, ertesi gun cezanin evimize postalanmis olmasini da saglamis oluyor..

Sisteme bakin..peh peh peh..

Friday, March 17, 2006

Ingiltere'deki Maraslilar..

Dun gece yarisindan sonra polis karakolundan tercumanlik isi geldi.. “Kerb Crawling” yani kaldirim zamparaligi (yolda is bekleyen sokak kadini ile pazarlik yapmaya calisan kisi) sucundan tutuklanan Kurt vatandas; sokak kadini oldugu sandigi aslinda sivil polis memuruna cinsel tacizde bulunur ve konusma kayit edilir..

Kaldirim zamparalarini yakalamak icin polis epeydir bu taktigi uygulamakta..Mahkemede delil olarak kullanilmak uzere kamera ile hem goruntu hemde konusma kayit ediliyor..Ingiliz haberlerinde okudugum haberlere gore bunu yapmalarinin nedeni hem suclunun sucunu inkara kalkismamasi hemde yuzunu kizartmak icin ama nerde yuzu kizaracak adam? Haya olsa gece yarisi sokaklarda dolasip ava cikmaz!

Esi Turkiye’de ya da evinde beklerken bizim vatandas sokaklarda zamparalik yapmaya kalkar ve sonu karakol, sonrasinda mahkeme ve para cezasi olur..Genelde uyari alip, 50-100 pound arasi para cezasi ile kurtuluyor bu sucu isleyenler..

Tercumanlik yaptigim adam hem suclu hemde piskin piskin “sucum neymis? Ben sadece konustum..Adam mi oldurmusum?” demez mi? Sivil polisin tuzagina dustugunun farkinda degi tabi..Goruntu ve konusmanin kayit edildigini ogrenince dumur oldu ve suclamayi basta red ederken kabul etmek zorunda kaldi..

Bu insanlara verilen para cezasi yapilan ahlaksizligin onunu kesmez, adamin arabasina el koyacaksin, ehliyetini alacaksin, direksiyon sallarken gordugu kadinlara sarkintilik ve pislik yapamiyacak, bir kac gunde hucreye atacaksin ki akli basina gelsin ve bir daha ayni sucu islemesin..Sokak kadinlarina para verererek onlari uyusturucu batakligina biraz daha ittiklerinin bilincinde degiller, kaldi ki umurlarinda da degil. Birde bizim Kurt vatandasin bu duruma dusmesi cok sinir bozucu..Evinde coluk cocugu beklerken kendisi nefsinin pesinde kosar..Ahlak kalmamis bu insanlarda..

Bana gelen islerin cogu ne yazikki problemli Kurt vatandaslaridan geliyor..Burada Turkler ve Kurtler karisik yasiyorlar ama Turkler o kadar sorun cikartmiyor..Elbette Turk’lerin icinden de bu tur insanlar cikiyor, Kurt’lerin icinden de elbette cok temiz cok duzgun insanlar cikiyor ama ozellikle burada ki adam kacakciligi, uyusturucu, kara para aklama, kadin ticareti, hirsizlik, cinayet, ev ve is yerlerinden kapi kapi PKK ve mafya icin harac toplama gibi seyler ozellikle Elbistan’li K.Marasli Kurtler tarafindan yapiliyor..

Iltica basvurusu yaparken Turk devletine ve Turk ordusuna, Turk insanina iftira ederek, hakaret ederek, burada oturum aliyorlar..Ama bu insanlarin bu yaptiklari daha bu dunyada bile karsiliksiz cezasiz kalmiyor, gerek aile yasantilarinda ki sorunlarla gerek fiziksel ve zihinsel sorunlari ile mutsuz ve huzursuz yasantilariyla daha bu dunyada yaptiklarinin cezasini odemeye basliyorlar...

İnsan haklari adi altinda kurtlerin haksiz ilticalarini kabul eden ingiliz devleti bu insanlarin sebep oldugu sorunlar sebebiyle surekli bas agrisi cekiyor..Gectigimiz 2 yilda iltica yasalarinda buyuk degisiklikler yaptilar..Eskiye oranla iltica basvurularinda ingilizlerin cikardigi zorluk sebebiyle dusus yasaniyor..

Turkiye’deki ekonomik durum duzeldikce bu ilticalarin sonu gelecektir..

Günün Sözü..

Iyiligi emreden insan, iyiligi evvelâ kendisi yapmali!.. Kendisi yaptigi zaman sözünün tesiri çok olur. Manevi bakimdan da müessir olur.
Prof. Dr. M. Es'ad COSAN (Rh.A)

Cok guzel bir soz ancak ben artik iyilik yapmak istemiyorum cunku iyilik yapayim derken daha fazla sinir oluyorum..Insanlari tanimak icin ya alisveris yapacaksin ya yola cikacaksin ya da ayni cati altinda yasayacaksin..Hz Omer'in sozu hatirladigim kadari ile..Iyilik yaparken karsilik beklemiyorsun, sadece dua etsin yeter diyorsun ama yapacagin iste basit bir sorun buyuyor karmasik hal aliyor ve karsindakinin anlayissiz tutumu insani cileden cikartmak icin yeterli oluyor..Suclu hep sen oluyorsun! Benim sucum ne? Iyi niyetli olmak mi?

Bugun Ne Ogrendim?

Kimsenin etlisine sutlusune karismiyacaksin! ben biliyorum, ben hallederim demiyeceksin, yoksa basina is aliyorsun! sorulmadikca susacaksin, bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum goruntusu sergileyeceksin!

Iyilikten maraz dogar derler, illaki iyilik yapmak istiyorsan gercekten muhtac olana yapacaksin..

Tuesday, March 14, 2006

...

Gidene kal demeyeceksin...

Gidene kal demek zavallilara,

Kalana git demek terbiyesizlere,

Donmeyene don demek acizlere,

Hak edene git demek asillere yakisir.

Kimseye hak ettiginden fazla deger verme, yoksa
degersiz olan hep
sen olursun...

Dusun....

Kim uzebilir seni senden baska?

Kim doldurabilir icindeki boslugu sen istemezsen?

Kim mutlu edebilir seni, sen hazir degilsen?

Kim yikar, yipratir seni sen izin vermezsen?

Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?

Hersey sende baslar, sende biter...

Yeter ki yurekli ol, Tukenme, tuketme, tukettirme
icindeki yasama
sevgisini...

Hep hatirla: " Caresizseniz, Care SIZSINIZ...."

E-günlükler herkesi yazar yapacak..

Yeni iletişim teknolojileri ve özellikle de internetteki "dijital üretim ortamı", medyanın sınırlarını giderek genişletiyor. Genişleyen bu medya ortamının internetteki en dikkat çekici ve hızla artan üretim biçimlerinden biri de, "dijital günlük" olarak tanımlanabilecek "bloglar"

Yeni iletişim teknolojileri ve özellikle de internetteki "dijital üretim ortamı", medyanın sınırlarını giderek genişletiyor. Bu gelişmeler sayesinde artık sadece alıcı değil "üretici" konumuna geçen bireyler, internetin imkanlarından yararlanarak tartışmalara katılıyor, ürünlerini değerlendiriyor ya da kendi üretimlerini paylaşıyor. "E-Günlük" ya da "Açık Günlük"

Site sahibinin, görsel ve yazılı üretimlerini "herkese" açtığı bloglar, internet ortamındaki podcast, wiki, mashup, forum ve çok oyunculu oyunlar gibi üretim biçimlerinin son yıllarda en popüler olanı. İnternetin en bilinen bilgi paylaşım ortamlarından biri olan "wikipedia" kapsamında yer alan açıklamaya göre, blog sözcüğü İngilizce "web" ve "log" kelimelerinin birleşmesinden oluşan "weblog" kavramının zamanla yaygınlaşmış ve kısaltılmış adı.

Türkçede "açık günlük, ağ günlüğü, günce, e-günlük" gibi bazı isimler önerilse de, kelimenin yaygın kabul görmüş bir karşılığı henüz bulunmuyor. Yakın tarihli olandan, eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, diğer sitelere linklerin yer aldığı bloglarda, çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtiliyor. Yazılara yorum da yapılabilen bloglar, yazarının kişisel ilgi alanlarına göre belli bir konuya odaklandığı "temalı", yazarın güncel olaylara yorumlarının, eleştirilerinin ya da sadece duygularının aktarıldığı "kişisel" ya da "topluluk" blogları biçiminde şekilleniyor.

Son tahminlere göre, dünya çapında yaklaşık 30,2 milyon blog bulunuyor. Bazı blogların yüzbinlerce kişi tarafından okunduğu, örneğin en popüler bloglardan bazılarına yaklaşık 70 bin link atıldığı biliniyor. Türkiye’de ise 1999 yılında aktif olan ilk blog siteleri arasında, öncelikle kişisel olarak hazırlanan, ancak daha sonra "hafif.org" ismiyle bir topluluk bloguna dönüşen "chatkapi.com" sayılabilir. Çok katılımlı blog grupları arasında, takip edilen sitelerin linklerinin yer aldığı ve yorumlar aracılığıyla tartışıldığı "bildirgec.org" da, popüler örnekler arasında. "Geleneksel medyanın sonu mu?"

"We the Media" kitabının yazarı Dan Gillmor, BBC’nin internet sitesinde yayınlanan yazısında, medya ortamındaki değişimin en önemli sonucunun, izleyicilerin daha aktif bir pozisyona geçmesi ve "tartışma olanaklarının artması" olduğunu belirtiyor. Blogların en önemli tarafının "insani olmaları" olduğunu söyleyen Gillmor, gruplar ya da bireyler tarafından üretilen blogların belirgin bir "insani ses" içerdiklerini, "karşılıklı konuşmanın" bu sitelerin en önemli özelliği olduğunu kaydediyor.

Teknolojik gelişmelerle birlikte dağıtımın da artık daha ucuz ve kolayca yapılabildiğini kaydeden Gillmor, internetin artık küresel bir iletişim platformuna dönüştüğünü, ancak cep telefonlarının hala birinci sırada olduğunu söylüyor. Gillmor, geleneksel medya araçlarının geçmişte sadece "müşteri" olan alıcılarının artık daha aktif bir pozisyona geçtiğine ve bu tek taraflı akışın daha "interaktif" bir sürece dönüştüğüne işaret ediyor. Son gelişmeler nedeniyle geleneksel medyanın değişmek durumunda kaldığını, ancak henüz "dinozor" sayılmadığını belirten Gillmor, olabilecek en iyi durumun "geleneksel kurumların da hayatta kaldığı, çok çeşitli bir medya ekosistemine ulaşmak" olacağını kaydediyor.

Milliyet
"Sen ol küçük bir kıvrımdan bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
Yürüyorum
gözlerim nemli değil
gözlerim namlu... "


(İsmet Özel)

Sunday, March 12, 2006

Anlayamayana Huzur Anlayana ise Huzun veren bir Sarki..

my lady d'arbanville, why do you sleep so still? (leydim, nicin bu kadar haraketsiz uyuyorsun?)
i'll wake you tomorrow (seni yarin uyandiracagim)
and you will be my fill, yes, you will be my fill. (ve sen benin sevgilim olacaksin, evet, sen benim sevgilim olacaksin.)

my lady d'arbanville why does it grieve me so? (leydim, bu halin neden beni bu kadar kederlendiriyor?)
but your heart seems so silent. (kalbin ne kadar yavas atıyor)
why do you breathe so low, why do you breathe so low, (neden solukların bukadar usulca)

my lady d'arbanville, you look so cold tonight. (leydim, bu gece cok soguk gorunuyorsun)
your lips feel like winter, (dudaklarin kis gibi)
your skin has turned to white, your skin has turned to white. (tenin beyazlasmis)

la la la la la....

i loved you my lady, though in your grave you lie, (haykirir burada-seni sevdim leydim, icinde yattigin mezara ragmen)
i'll always be with you (daima seninle olacagim)
this rose will never die, this rose will never die. (bu gul (aski kastetmekte) asla olmeyecek)

Saturday, March 11, 2006

Haydi Orgu Ormeye ;-)



Ingiliz ilk okullarinda cocuklarin orgu ormeyi ogrenmesi icin kurulmus klupler var. 9,5 yasinda ki oglum 1 aydir carsamba aksamlari okul sonrasi 1 saat orgu klubune katiliyor..Eve geldiginde sislerini eline aliyor guzel guzel atkisini oruyor ;-) Herhangi bir Turk erkegi oglumu orerken gorse, hevesini kirici bir yorum yapar eminim..

Romatizmal hastaliklari ve psikolojik rahatsizliklari olanlara orgu ormeleri tavsiye ediliyor..3 ay kadar once orgu/nakis fuari vardi burada. Stand kiralayip tahta ve rengarenk cici cici sisler sattik..Cok talep vardi.. Ingilizlerin bu kadar orguye merakli oldugunu bilmezdim..Ingiltere'nin heryerinden ziyaretci gelmisti. 4 gunluk fuar dolu dolu gecti...Cok eneteresandir ki ingiliz bayanlari biz turk hatunlari kadar tecrubeli degiller bu konuda..Bizler genelde kac numara sis hangi orguye ve modele gider asagi yukari biliriz..

Ingiliz bayanlar once model satin aliyor..modele gore iplik, en son olarak ellerinde ki model kagidina bakarak sis aliyor..eger sis yarim numara kucukse almaktan vazgeciyorlar..tabi pratik zekali bir turk oldugum icin, ceyrek-yarim numaranin cok fazla fark etmedigini onlara anlatarak ikna edip (psikolojik baski uygulayarak) zorla satiyordum :)

Genelde sal turu seyler ordukleri icin fark etmez sis numarasi ama onlar kuralci olduklarindan herseyi kuralina uygun yapmaya, kagit uzerinde yazildigi gibi uygulamaya calisan bir millet..bu davranislarina da sasirmamak lazim..

Orgu ormenin boyle cici seyler ortaya cikarmasi disinda bir cok faydasi var. Yetiskenlerde stresi azaltiyor, tansiyonu dusuruyor. Cocuklarda ise zihinlerinin ve el becerilerinin gelismesinde onemli rol oynuyor...Bazi insanlarda romatizmaya da iyi geliyor. Ozellikle tahta sisler kullanildiginda surekli bir tekrarlama ve ilmik atma nedeni ile agrinin azaldigi goruluyor..

Duyguduma gore ic anadolu bolgesinde bazi yorelerde erkekler kisin soba basinda corap oruyorlarmis.. Bence orgu ormek sadece kadinlarin yapmasi gereken bir is olarak gorulmemeli..Erkeklerde en azindan sagliklari icin gizli saklida olsa orgu ormeye baslayabilirler ;-)))

Feyz alabilecegimiz bir Beyit..

Rahmetli üstâd Şeyhu’l-İslâm Taşlıcalı Yahyâ Efendi’nin eserinden..

Derûnî âşinâ ol, taşradan bîgâne sansunlar
Bu bir zîbâ reviştir, âkil ol, dîvâne sansunlar

Yani:
Derinlemesine bil, iyi tanı; dışardan bakanlar ilgisiz, farkında değil, yabancı zannetsinler.
Bu, süslü, şık, güzel bir yürüyüş, yakışıklı bir tutumdur; akıllı ol, deli zannetsinler..

Hersey Yolunda mi ?

9. buluta ulasim zordur..cok vesait degistirmeniz gerekir..ayrica onceden rezerve vs vs..

Mutluluk salgilari dedigimiz (serotonin, endorfin, enkefalin, noradrenalin, dopamin'i) cok fazlasiyla salgiliyor bazen beynim ;-)

Vucudumuzun yoneticisi olan yani orkestra sefi olan beynimiz ruh yapimiz ve kisiligimizi ifade etmektedir..Mutlu ve nitelikli yasayabilmek icin beynimizi stres yonetiminde, zaman yonetiminde duygu ve dusuncelerimizin denetiminde dogru programlamaliyiz...Buda bizim verecegimiz kararlara bagli olacagina gore nefes kesen hayat karsisinda dunyayi ve dunyadakileri degistirmek yerine kendimizi degistirmeliyiz..Buna oncelik vermeliyiz..

Ruh beyin araciligi ile ozelliklerini sergiliyor..Sevgi, nese ofke, sevinc, bir beyin faaliyeti..Bilgisayarin donanim (hardware) ve mikro islemcisi beyin ise programi da ruhtur..Duygu dusunce programlari beyin hucrelerine kimyasal ve elektriksel olarak yazilir..Insan bu programin onemli kismini degistiriyor, iyi veya kotu, faydali veya zararli, dogru ve yanlis boyle ortaya cikiyor...

Insan her an bedensel ve ruhsal olarak dis ve ic ortamlardan gelen uyarilar alir. her uyaran insanin bedensel ruhsal dengesini, duzenini, uyumunu etkiler..Insanda bu degisimin olmamasi icin caba sarfeder, bu cabalar yetersiz kalirsa dengesi bozulur..Bu etkenlerin bedensel ruhsal etkisi kisilik yapilarina gore degisir..Ben bu zararli etkenleri anlayabiliyor, taniyor ve bunlardan korunuyorum..yapim depresif olmaya ne musait nede uyumlu..

Bu yaziyi niye yazdim ?

Insan neye inanirsa hayatina da ona gore yon verir.

Gulumse..

Aksiyon insani..



Aksiyon insani olmali..Her an herseye hazir. Bavul surekli hazirda yahut bir sirt cantasi. Gulumsemeyi sevmeli. Aradigi gokkusagi yuksekliginde olsa bile bulutlara merdiven dayamali. 9. buluta cikmali..

Gunumuzde artik iman ve aksiyon insani diyebilecegimiz ornek insanlar nerede?

Örnek bir davranis ve sonucu..

Hasan Basri Hazretleri hastalanmisti. Yahudi komsusu ziyaretine geldi. Içeri girdiginde burnuna kötü bir koku gelmisti. Bu kokunun nereden geldigini sordu. Hasan Basri Hazretleri:
- Benim hastaligimdandir, dediyse de yahudi,
- Hayir komsu. Bu, tuvalet kokusu olmasi lâzim, diyordu.
Sebebini arastirmaya basladi. Bunun üzerine Hasan Basrî Hz. isin dogrusunu anlatti:
- Sizin evin hela duvari bizim eve bitisiktir. Bir müddettir, duvardan pislik siziyordu. Hasta degilken birkaç kere o sizmayi kapattim ama simdi tekrar basladi. Hasta oldugum için yapamadim. Bu koku oradan geliyor.
Yahudi:
- Peki bana niçin haber vermedin? Bilseydim, ben tedbir alirdim. Bu zamandan beri bu sikintiyi niçin çekiyorsunuz? deyince, Hasan Basrî Hazretleri'nin cevabý söyle oldu:
- Size haber verirsem belki kirilirsiniz, diye düsündüm.
Bu durum karsisinda oldukça hislenen ve üzülen Yahudi, daha fazla dayanamadi ve derhal kelime-i sehadet getirerek müslüman oldu.
Eshedü en lâ ilâhe illallâh ve eshedü enne Muhammeden abdühû ve
rasûlüh.



Hic bir zaman insanlarin hatalarini ve yanlislarini yuzlerine vurmamak gerektigini biliyoruz, ama ne kadar uyguluyoruz?

Eski duyarlilik kalmadigi icin bir cok insandan "ah ahh yalnis zamanda dunyaya gelmisiz" sozunu duymaktayiz..

Insanlar hatalarini gercekten goremiyorlar, fark ettiklerinde ise karakter oturmus cok gec kalinmis oluyor. Ancak cok azimli ise o huyunu kontrol altina alabiliyor. Olaylar karsisinda aniden parlayan karsisindakini kiran kisi bu huyundan sadece peygamber efendimizin (sav) sunnetine, kendi egosundan daha cok deger vererek vazgecebiliyor..Kendimi baz alarak analiz yapacak olursam kotu huy sadece kontrol altina aliniyor..Bu herkes icin gercerli..

Ben hata yapanlarin hatasini yuzlerine vurmak istemiyorum cunku nedense bunu yaparken kendim utaniyorum..Cogu insanin yuzune hatasini vursan da onlar her halukarda bildiklerini okumaya devam ediyorlar..Bundan uzak kalmanin yolu bana gore insanlarla az muhatap olacaksin,
az ve oz konusacak,
insanlarin islerine karismayacaksin..
Sorulmadikca kimseye akil vermeyeceksin..
Kendi isine gucune ibadetine bakacaksin..
Buna ragmen de herkezle muhabbetin olacak ama duzeyli olacak..
Her iliskide bir kapi birakacaksin..
Ilk tanistigin insana basta 100 puan verecek hatasini gordugunde puanini eksiltecek ona gore hareket edeceksin..Genel olarak sabirli olup, insanlarin kotu davranislarina karsilik vermeyeceksin..Gercekten inanan bir insan icin bunlari yapmak cokda zor olmasa gerek?

Sana nasil davranilmasini istiyorsan, oyle davran!
Her zaman ilah-i riza yorungeli...

Tuesday, March 07, 2006

Cay severlere :PP

Gorucu Usulu Evlilik..

Eskiden cesme basinda oglan kizi gorur, begenir, kiz ile hic konusmadan ailesine soyler ve kiz istenirdi..Kiza baktiginda aklinda evlilik dusuncesi olurdu..

Simdi oyle mi ? kizlar konusuyor, konusuyor flort ediyor ama oglanin niyeti belli olmuyor..Insan ne kadar biliyorum desede bi evlilik yasamadan buyukler kadar tecrubeli olamiyor, dolayisiyla hata yapma olasiligi cogaliyor...

Gorucu usulu gunumuzde biraz yanlis anlasiliyor..Kiz ile erkek elbette gorusecek konusak ama helal dairesi icerisinde..flort ederek degil...

Anne-baba veyahut akraba, yakinlarinin taniyip, gorup begendigi birini oglana tavsiye edip gosterip onun nami hesabina karar vererek izdivac yapilmasina gorucu usulu deniyor.

Eski tarihlerde kizda oglanda birbirini nerdeyse hic gormez aile adina uygun goruldugu icin dugun gecesi karsilastiklarina razi olurlarmis. Annem babam bu sekilde evlenmis, biri 16 digeri 17 yasinda iken..

Gunumuzde ise biri vesile oluyor, kiz ve oglan tanisip gorusuyor ve bunun adina gorucu usulu diyoruz..Bazi ailelerde oglan birisini begenip "bununla evlenmek istiyorum" deme hakkina bile sahip degil..

Bilindigi gibi yapilan bir cok anket ve arastirmada gorucu usulu evliliklerin daha uzun omurlu oldugu ispat edilmistir..Bati'da yapilan, gorucu usulu evlilik ile ilgili arastirma sonuclari uzmanlarin aciklamasina gore olumlu yondedir..

Monday, March 06, 2006

Renklerin Psikolojik Dili..

Gecen yil ders icin hazirladigim sunumu hic usenmeden turkceye cevirdim ;-))

Yasadigimiz dunyada renklerin hayatimizda oynadigi rolu biliyormuyuz ?
Moda, prezantasyon ve reklamlarda Psikologlar; bir malin kabul edilmesi veyahutta red edilmesinde renklerin %60 rol oynadigini soyluyor.. Her yil buyuk firmalardan tutunda en kucuk imalatcilara kadar, urunlerini satmak icin musterinin dikkatini cekmek icin milyonlarca dolar ve binlerce calisma saati harcaniyor..Firma sahiplerinin basarili olma sebebi, piyasada bulunan urunleri en etkili sekilde musteriye sergilemekten geciyor..
Kullandigimiz renkler ruh halimizi yansitiyor..Gunluk yasantimizda, evimizde, giysilerimizde sectigimiz, kullandigimiz renkler; duygularimizi yonlendiriyor, dusuncelerimizi etkiliyor, hareketlerimizi degistiriyor, tepkiye neden oluyor..Renklere verdigimiz tepki, fizyolojik, psikoljik, biyolojik, sosyal ve kulturel etkenlerin karisimindan olusmakta..

Gozleri tahris eden ayni zamanda dinlendiren yine renklerdir..

Dogru sekilde kullanilirsa enerji tuketimini azaltir.. Yanlis sekilde kullanildiginda ise global kirlilige katkisi olur..

Renklerin Dili ve Etkileri..



Kirmizi; ates, sicaklik, guc, heyecan ve saldirganligin semboludur.. Kirmizi renk istahi acar..Bu yuzden cogu fast food restoranlarda dikkat ederseniz kirmiziyi kullanir.. Bu ozelliginden dolayi yiyecek urun paketlerinde de kirmizi coklukla gorulur.. Bir cok unlu yiyecek firma logolari kirmizidir..Ornegin; Coca Cola, Pizza Hut, MC Donald's, Burger King vs vs. Restoranlarin ic dekorasyonunda kullanilmasinin nedeni ise, musteri cok fazla oturmadan kalkmasi icindir cunku fazla oturuldugunda rahatsizlik verir..Az kullanildiginda ise zamanin nasil gectigi anlasilmaz..Kirmizi tansiyonu ve solunum sistemini artirir, insanlarin hizli karar vermesini saglar ve beklentilerini cogaltir..

Kirmizi dikkat cekmek isteyenlerin rengidir..Kirmizi kelimeler ve objeler aninda fark edilir..Dekor ve dizayn da kirmizi nesneler tercih edildiginde fazlasiyla dikkat toplayacaktir..Kirmizi renk araba ile calinti&kaza olaylarinda pozitif bir bag oldugu istatistik sonuclariyla belirlenmistir..

Kirmizi dominant bir renk oldugundan arka plan olarak kullanilmamasi tavsiye edilir..



Sari ise gozleri tahris eder ve sinir kat sayisini artiran hatta kavga ettiren bir renktir, ayni zamanda metobalizmayi hizlandirir..Bebekler sari renkli odalarda kaldiginda aglamaya baslar, sarinin tonuna gore degisir ebette..Konsantrasyon icin kullanilirsa faydali olabilir..Ayrica laptop ve bilgisayarlarda arka plan olarak kullanilmamali cunku gozleri asiri derecede yorar..

Sari az kullanildigi takdirde gunesli gun kadar sicak ve davetkar olabilir..Hayata karsi uysal tabiatli ve rahat davranma da etkili olur..Sari gunes gibi olmalidir, Kendini iyi hissedebilmen icin gokyuzunde ama gozune girmeyecek kadar uzakta ..

Sari bir cok dinde tanriyi sembolize eden manevi bir renk olarak bilinir..Sari ayni zamanda gecici anlamina gelir, dunyada ki butun taksiler bu yuzden sari renktir..Araba kiralama logolari da sari;”urunumuz gecicidir, isiniz bittiginde geri getiriniz” mesajini verir..Hic bir banka sari rengi logo olarak kullanmaz..



Toprak ve tahtanin rengi olan kahverengi kati ve guvenilir olmakla beraber tarafsiz, rahat acik bir atmosfer yaratma imkani sunar..Güvenilirlik, saglamlik, guc ve olgunlugu ifade eder..

Kahverengi cok fazla dikkat cekmek istemeyenlerin giyim de sececekleri renk turudur..Profestonel gorusmelerde kahverengi giyilmesi tavsiye edilmiyor..Erkeklerin en favori renk listesi arasindadir..Bati'da kahverengi giyim icin "You blend in people" yani kahvarengi toprak rengi oldugundan diger insanlar arasinda kaybolur gidersiniz anlaminda kullaniliyor..

Bazi restoranlarda musterinin hizli hareket etmesi amaci ile kullanilir...

Kansas universitesi sana muzesinde bir arastirma icin halinin altina eloktronik sistem donatilir, duvar rengini beyaz ve kahverengi olarak degisebilir durumdadir. Arka fon beyaz kullanildiginda, insanlar muzede yavas hareket eder, daha uzun sure kalip, daha fazla alanda dolasir. Arka fon kahverengiye dondugunde ise, insanlar muzede cok daha hizli hareket edip, daha az alan dolasir ve muzeyi cok daha kisa surede terk eder. O yuzden dunyadaki fast food restoranlarinin hepsinin sandalyeleri ve masalari kahverengi, duvar boyalari ise kahverengi-sampanya-pembe karisimidir. Hic bir fast foodcunun duvarini beyaz goremezsiniz.

Kahverengi ayni zamanda teklifsiz, rahat bir renk olarak kabul edilir. Karsinizdakinin kendini resmiyetten uzak daha rahat hissetmesini ve acilmasini saglar. Tum unluleri rahatlikla konusturmasiyla taninan, unlu televizyoncu Larry King'i televizyonda her seferinde kahverengi kravatlar ve ceketlerle goruruz.



Siyah ihtilafli bir renktir..Bir yandan kotu ruh, cadi ve seytani diger yandan kuvvetlilik, guvenilirlik..Bir yandan otorite, hirs ve gucu temsil ederken diger yandan umitsizlik, uzuntu ve matem rengidir..Bir yandan kotu karakterleri ve suclu davalarini diger yandan sadakat, tutarlilik, ihtiyat ve akli sembolize eder..Bizde ve batida siyah, matemi simgelerken Japonya'da mutlulugun simgesidir.

Siyah rengi insanlar giyimde farkli sebeblerden dolayi kullanir..Bazi insanlar resmi ve guclu gorunmek icin.. Papazlar bunun aksine Tanri’ya teslimiyeti ifade etmek icin kullanir..Bazi insanlar daha zayif bir gorunume sahip olabilmek icin siyah giyimi tercih eder..Bence siyah kiyafetler daha gosterisli ve şık duruyor ;-)

Konsantrasyonu en cok getiren renktir..Einstein’in dusunce eylemini gerceklestirmek icin karanlik, gunes olmayan, siyah bir odaya girdigi bilinir..
Fonda kullanildiginda karamsarligi cagristirir. Isigi yok eder.




Mavi en populer renkler arasinda..Bildigimiz gibi deniz ve gokyuzunun rengi.. Kirmiziya gore tam aksi tepki olusturmakta..Sakin, huzurlu mavi vucudun rahatlatici kimya salgilamasina sebeb olma ozelliginden dolayi yatak odalarinda tercih edilir..Mavi soguk ve depresif bir renk de olabilir.. Mavi sadakati temsil eder, bu yuzden moda danismanlari is gorusmelerinde mavi giyilmesini tavsiye ediyor..Arastirmalara gore insanlar mavi renkli odalarda daha verimli calismakta..Agirlik calisanlar mavi jimnastik salonlarinda daha agir yuk tasidiklari sonucuna varilmistir..Amerika'da bir ilkokulun duvarlarini beyaz ve portakal renginden maviye cevirmisler, cocuklarin yaramazliklarinin azaldigini tespit etmisler..

Freud maviyi huzur olarak, Faber Birren tansiyon dusurucu etken olarak degerlendirmistir..Araplar ise mavi taslarin kan dolasimini yavaslattigina inanir..Avrupa ulkelerin de intiharlari onlemek icin koprulerin buyuk kismi maviye boyanir..



Yesil goze en iyi hitap eden renktir ve gorme gucunu gelistirir. Rahatlatici bir renkl oldugundan insan sinir sistemine notr etkisi vardir..TV’ye cikacak kisiler genelde yesil renkli odalarda rahatlamalari icin bekletilir..Yesil renk hastenelerde kullanilan populer renkler arasinda cunku bekleyen hastalari rahatlatici ozellige sahip..Bize dogayi hatirlatir..Yesil guven veren renk oldugundan cogu bankalar logolarinda kullanmaktadir..Arastirmaya gore yesil alanlarda insanlarin daha az mide agrisi cektigi tesbit edilmistir..

Sakiz paketlerinde ve sebze satilan yerlerde de yesil en tercih edilen renktir.



Pembe en romantik ve yumusak renk olmakla birlikte sakinlestirici bir ozelligi vardir..Yine arastirmaya gore pembe insanlarin yumusak kalpli ve sakin olmalarinda etki gosteriyor..

Washington’da arastirma yapan Dr. Alexander Schauss, raporunda; hapishane duvarlari pembe renge boyandiginda, tutuklular arasinda saldirganligin azaldigini belirtmistir..Pembe duvarlar arasinda tutuklu istese bile sinirlenemiyor..Kalp kaslari hizli bir sekilde yaris edemiyor..Rahatlatici ozelliginden dolayi vucutta bulunan enerjiyi azaltiyor.. Dr. Schauss’a gore kor renkligi olanlar dahi pembe odalarda (tranquilize )sakinlige kavusabiliyor..
Londra’da Marks&Spencer ve Boots magazasinda calisanlar, musteri odeme yaparken rahat davransin dusuncesi ile pembe giyinmekte..

Portakal rengi; hosnutlugu, sicakligi, memnumiyet, kanaat , verimlilik ve butunlugu ile bilinir..Guclu ve comert gorunur..Bu renkte kirmizi gibi istah kabarticidir..
Portakal rengi urunun herkese uygun oldugunu, pahali bir urunu dahi alinabilir gosterir..



Beyaz saflik,masumiyet ve temizligin rengidir..Bati ulkelerinde gelinler masumiyet ve safligi temsil etmek icin beyaz gelinlik giyer..Doktor, hemsire, labarauvar teknisyenleri sterilligi one cikartmak icin beyaz giyinir..
Beyaz isigi aksettigi icin serin tutar..Yani yazin tercih edilecek renkler arasindadir..Genel olarak serinletici bir duygu olusturur..

Sunday, March 05, 2006

...

Insan butun bir yil sustu mu, gevezeligi unutur ama, konusmayi ogrenir.

~Nietzsche~

Saturday, March 04, 2006

Ilim kurtulur, Mantik ölür !



Ilim, sonsuz sermayesi icinde daima kendini yenileyen ve yasayan bir varliktir. Ve tumuyle ilahi bir kuvvetin yansimasidir. Mantik ise, zamanin belli bir diliminde gelismis, ilim seviyesine dayanarak dar pencerelerden yargi cikatma tarzidir.

“Mantik belli bir noktaya devamli bakan gozlerin yorgunlugunu ve sasiligini ifade eder..Ilim ise, daim tazelenen, yenilenen, tekligi seyreden bir guzeligin ifadesidir.”

Onk. Dr. Haluk Nurbaki

Ozel istek uzerine sweet november yorumlari ;-)


Sobe oyununa verdigim cevaplar bolumunde yorumcularimizdan biri adi gecen film hakkinda yorumlarimizi istemis.. tahin'in yoklugundan firsat bilip yazmak istedim ;-)

Filmimizin adi "Sweet november" turkcesi "Kasimda ask baskadir". Oyuncularimiz Nelson (Keanu Reeves) kendisini San Francisco'da reklamcilik kariyerine adamis iskolik..Surucu ehliyet kursuna girdigi gun Sara (Charlize Theron) ile karsilasir... Hayatinda bulunan diger kadinlardan cok farklidir..Nelson kizimizin testi gecememesine sebeb olur ve kizimiz Sarah bunun altinda kalmamak icin "kadinin fendi erkegi yendi" inanci ile takip eder ve 1-2 gun emek sonunda nihayi hedefine ulasir..Ardi arkasi kesilmeyen olaylar sonrasinda filmin adi uzerinde Kasim'da ask yasanmaya baslanir.. Peh Peh Peh ;-)

Filmin ana konusu "She Just Needed A Month To Change His Life For Ever". Oglanimizin hayatini degistirmek icin kizimiza 1 ay yeterliymis ;-) Bu kadar bilgi yeterlidir herhalde, simdi gelelim filmi nasil seyrettigimize..

Tahin 2-3 gunlugune beni ziyarete gelmisti saolsun.Gece misir patlatip karanlik odada filmimi(zi) seyretmeye koyulduk.. Daha once seyretmeme ragmen ilk kez seyrediyor havasi icerisindeydim.. Dakika 1 yorum 1..Tahin hanim elestirmeden durur mu ?

Onunla ilk defa romantik film seyrettigim icin ilk dakikalarda yaptigi acimasiz elestirileri duymamazliktan geldim..Onu ignore ettim ;-)) Ilerleyen dakikarda elestirinin dozu sertlesti..Ahh kayit cihazim olsaydi da tekrar dinyelebilseydim o enteresan yorumlari ;-)

Kisa keselim efendim, filmin sonuna dogru uzandigim yerde ziril ziril aglamaya basladim..Niye agladin diye sorun ? Eminim soruyorsunuz su an icinizden, kizimizin hasta olmasina, filmin bitisine yahut ayrilik vakti geldigi icin degil tahin'in komedi filmi seyrediyormuscasina attigi kahkahalara agliyordum :((PP

Tahin'e goz yaslarimi belli etmeden yerimden kalkip asagi indim..Bu kiz benim arkadasim hele ki en samimi arkadasim olamaz diye gecirdim icimdem :P

Hanfendi asagi indi, bir keyif bir sevinc gormelisiniz..Istahi acilmis mutfagi karistiriyordu ;-) Buzdolabinin onunde dikilmis "kemirecek bir seyler ariyorum" dedi :D Daha fazla sessiz kalamiyacagima karar verip film hakkinda ki dusuncelerimi ve onun asla romantik olamiyacagini, ruhsuz oldugunu vs vs soyledim..(rahatlamistim)

O ne yapti sizce ? Koltuga gecti, ellerini acti ve "Allah'im ben de romantik olmak istiyorum! ben niye bu kadar mantikli bir insanim?" diye dua etmeye basladi..Bu samimi icten gelen bir temenni degildi tabi..Dalga gecmeye devam ediyordu ;-)) Sonrasinda bilgisayari acip, nete baglandik "sevgili google soyle romantizm nedir?" diye danistik, amma velakin sonuc alamadik ;-)

Iste boylee...;-))

Not: Tahin yarin yolcu..Yeni evine tasiniyor, firsattan istifade etmis oldum..Nete baglansa ayni acimasiz elestirilerine devam edecekti, eminim ;-) Ikimizin de uye oldugu mail grubunda bu film gunlerce yorumlandi..Her hatirladigimda guler o geceyi hatirlarim..Bu arada tahin canli-kanli, cinayet film meraklisidir..


Thursday, March 02, 2006

Fikir ve inanclari hazmedemeyenlere benden soda ;-))


Tartisma nedir, nasil olmalidir ?

Tartisma; forum, blog kisaca net uzerinde surekli yurutulmesi gerekli bir aktivite turudur. Ses tonu, beden dili, goz temasi icermedigi icin yanlis anlamalar her zaman olmaktadir, her zaman olacaktir ve blog sahipleri yorum yazanlari bazen nazikce bazen direkt kovacak "git kendi bloguna yaz" ifadelerini kullanacaktir..Tartisma hevesi enerjisi olan sahislar kendi bloglarinda fikirlerini aktarmaya inatla devam edecektir.. E dusunen herkes enerjiyi bir sekilde yonlendirmeli..

Tartisma, beyin jimnastigi yapmaktir.. Herkesle tartisma yapilmamali cunku kisir donguye giren tartismalar sinirleri yipratir.. Karsindakini ya da farkli fikirleri dinleyerek gorus acini genisletirsin, fakat bunun icin"kiside" dinleme yetenegi olmali.. Tartismanin iki yolu ise munazara ve munakasadir..Konunun munakasaya girmesinin sebebi tartistigin kisinin sig goruslu olmasidir..

Tartismaksizin fikirler gelistirilemez, beyinde herhangi bir aktivite meydana getirilemez. Tartisma, tartmadir, kiyaslamadir, karsilastirmadir. Fikirleri terazinin kefelerine koyarak tartmadir.. Tartismayi kavga olarak tanimlar, tartistiginiz kisinin bir cumlesini alir evirir cevirir carpitirsaniz yanlis sonuclara gidersiniz.. Tartisma ile fikirler kiyaslanir, dogrular ve yanlislar ortaya koyulur, boylece gercekci bir paylasim ortaya cikar..

Allah c.c akil vermis; paslandirmayalim sorgulayalim diye. Ilmi bilgisi olan kisiler ile tartismak faydalidir..Milletimiz koyun surusu gibi hareket edip, kavga cikacak diye fikir beyan etmekten sakinir. Fikri olan, inancini savunan ise blog aleminde kibarca yahut dogrudan kovulur cunku onlarin goruslerini hazmedemezler..Hazimsizlik ile karalama taktigini kullanirlar..Bu nedenle hazim sorunu olanlara buradan soda ikram etmeyi uygun gordum ;-))

''cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur''
"olmayinca insanda HAYA ve EDEP, o yine merkep, yine merkep"
"cahil ile oturmak gunde bin can incitir, alim ile oturmak luhlu mercan incidir"

Sure-i Yusuf'un Yorumu

Dunya kitap gunu kutlandigina gore su an okudugum kitaptan bir bolum aktarmayi uygun gordum..

Ruya Tabiri ne demek ?..

Bir insanda ruyayi goren madde otesi yani, ruhudur. Ruh, zaman ve mekan kaydi olmaksizin ozellikle gelecekteki olaylari ilahi kader ekraninda okur. Ancak bu bilginin insan vucuduna aktarimasi hafiza ile mumkundur. Hafizaya yansimasi ise, o sahsin bilgi kayit arsivine baglidir. Yani ruh ruyayi gorur, onu unutmamiz icin hafiza kaydina kayit eder. Ancak bu kayit hafiza arsivinin dilindedir. Bu nedenle ruyalari kolayca manalandirmak mumkun olmaz. Hatta gunduzku hadiselerin tekrari olan ruyalar bile bu hafiza arsivine kaydolmus ruyarlari, gercegine uyan bir tercume kabiliyetine sahiptir. Ayet-i Kerimede gecen Ona ruyalarin tabirini ogrettik mesaji, bu onemli insan sirini bildirmektedir.

Bir insanin gonul gozunun isabetle gorup gormediginin en iyi mihengi, ruya yorumu kabiliyetinden anlasilir. Kalp gozu kor olmayanlar ruyalari isabetle yorumlayabilirler. Unutmayiniz ki ruya yorumu ruyayi gorene baglidir ve aslinda kalip seklinde degildir. Mesela bir kimsenin ruyasinda at gormesi, bir baska kimsenin ayri ayri manalar ifade eder. Gerci ruyada gorulen bazi seyler icin genelleme vardir. Fakat bunlar cok sinirlidir. Ayetin son bolumundeki emir ise, Allah’in hikmet dolu kudreti ile bu siir, iman dolu kalplere verildigi beyanidir.

Ayet gonulde apacik olan bu hikmet-i ilahiyi insanlar anlayamaz buyuruyor.

Yusuf kissasinin buraya kadar olna kisminda Hz. Yusuf’a secde eden on bir yildizdan, yani gonle ram olan guzelliklerden bes tanisinin musahede ediyoruz:

1) Kuyuya atildigi zaman teslimiyet.
2) Kole olarak satilirken ihlas.
3) Evte manevi egitim gorurken sidk.
22 ve 23. ayetlerde de bunlara ilaveten:
4) Zuleyha’nin teklifine hayir diyerek haya.
5) Efendisine sadik kalarak vefa.
Ayet 22:
Hz Yusuf’un sidk ve ihlasina karsilik, lar ilim kelimesini tanirlar, fakat hikmet kavramini pek tanimazlar. Ilim ve hikmeti soyle tanimlayabiliriz:
Ilim: Gercegi tanitan bilgidir.
Hikmet: O bilginin gercegi anliyabilecek sekilde yorum san-atidir ve ancak bir nimet-i ilahidir. Gonule Allah’in verdigi bir lutuftur.

Burada ilmin Yusuf’a: yani gonule verilmesinde bir sir vardir. Gercek ilim, aklin kaba bulgulari degil; gonlun hunerli kavrayis tarzidir, gercegi vurgulaniyor.

Yoksa insan mantik kiyaslarinda asili kalirsa kendini maymun sanir.

Ayet 23: Zuleyha’nin cinsel ilgi teklifine karsilik Yusuf’un vefa ve haya ile cevabini iceren bu ayet su gercekleri dile getiriyor:
a) Nefs, daima gonlu zulme ve ihanete cagirir. Bu davette bedeni bahane eder.
b) Gonul dunya ilgisine bile vafakardir ( Yusuf’un Kuftir’e vefasi).
c) Yusuf boyle bir emrivaki karsisinda kendine guvenmemis, hemen Allah’a siginmistir.

Herhangi bir ilgi gonulden geliyorsa, daima bu maddelerin hukmunu tasimalidir. Once Allah’a siginip, sonra haya ve vefa uzere hareket etmelidir.
d) Ihanet ve mesruiyeti asma, ayet-i kerimede acikca zulum olarak tanimlanmaktadir.

Onk. Dr. Haluk Nurbaki

World Book Day 2006



Birlesik Krallik bunyesinde tum okullarda bugun Dunya Kitap gunu kutlaniyor..Cesitli aktiviteler ile ilk ve orta okullarda ogrencilerin kitap okumaya aliskanlik edinmeleri saglaniyor..

Velilere mektuplar gonderiliyor; sinifta bir grup ogrenciye masal/hikaye vs okumasi isteniyor. Cevre kutuphane, kitapci ve okullarda gunun anlam ve onemini belirten ozel programlar duzenleniyor..Ogretmen-ogrenci disinda veliler de cocuklari ile okumaya tesvik ediliyor..

Gecen sene World Book Day Ltd tarafindan 40 bin pound toplanip Afrika'ya gonderilmisti..

Mehmet Sevket Eygi Medenîliğin Vaz Geçilmezleri: Kitap, Sanat, Kültür... baslikli yazisinda 30 maddelik cok guzel tavsiyelerde bulunuyor..

Lake District (Goller Bolgesi)



Ingiltere'nin Kuzey batisinda bulunan Lake District gol ve dehset dag manzaralari ile huzur ve sukunet arayanlar icin ideal bir tatil mekani..Renklerin cesitliligi, manzararin nefes kesen gorunumu gunluk sehir karmasasindan uzaklasip rahatlamak icin mukemmel bir firsat sagliyor..





Lake District'te 1 ile 12 kisiye kadar kalma imkani saglayan cottage (koy)evleri bulmak mumkun..1 yahut 2 hafta kiralanan evlerde alis verisini yapip her tur malzeme bulunan mutfaklarda Turk yemekleri pisirilebilir..Ingiliz mutfaginda cok fazla cesit olmamasi ve helal yemek sorunu oldugundan bu metodu tercih ediyorum..Arada ingilizlerin meshur fish&chips'lerinden de yenebilir tabi ;-) Balik tutmasini sevenler gollerde yakaladiklari baliklari cottage bahcesinde ciz biz yapabilir..



Dag yuruyusu, bisiklete binme, kurek cekme gibi disarida yapilabilecek bir cok aktive turu mevcut..

3 kere gitmeme ragmen doyamadigim tekrar tekrar gormek istedigim yerlerden biridir Lake District. Yasamanin sevincini hucrelerinde hissediyorsun..;-)

Yıkık Dökük Şehirler

BİR GÜN BİTERKEN ve güneş son ışıklarını gönderiyorken, onuncu kattan gökyüzündeki renkleri, desenleri seyrediyorum. Kısa boylu binalar bir gölgeye bürünmüş bile. Yalnızca uzun binalar ve minarelerin üst kısımları ikindi ışıklarını görüyor. Bulutlar pembe ve turuncu. Seyretmeye doyamıyorum. Yarısı gölge, yarısı aydınlık binalara bakıp duruyorum.

Birazdan aşağı ineceğim ve artık görebildiğim yalnızca gölgeler olacak. Işık yukarı katlarda kalacak.

Benliğimizde irili ufaklı pek çok binalar olduğunu hayal ediyorum. Bunların kimisinin sadece temeli atılmış, kimisi de bir kat çıkarılıp bırakılmış. Böylece yükselememiş binalar süslenememiş, soğuktan ve sıcaktan bir çatı ile korunamamış. Bitmeyen binalara tabii ki bir boya da sürülememiş. Bir bina daha yapma gayreti geldiğinde, bir-iki katlık daha sermaye harcanmış ve istek ile mecal tükenmiş, inşaat yine tamamlanamamış.

Kala kala, gölgelerde kalan, yağmura kara dayanmayan bir binalar yığını kalmış.

İşitilip, akla kabul ettirilen değer, ölçü ve inançların kalbe indirilmediği ve itikada dönüştürülmediği geçmişin resmi sanki irili ufaklı binalar. Yıkık dökük.

İşte bu şehri şöyle bir uzaktan seyreden kimse, kendi benliğinin sokaklarında dolaşmaktan çekinip, içine dönmekten uzaklaşıyor hayalimde.

Binaların köşelerinde birer pankarta hayat boyu işitilen sözler yazılmış ve öylece bırakılmış sanki..

Şehrin ara sokaklarında, bazen kuytu köşelerde, şöyle yazılara rastlıyorum.

“Sigara içmek sağlığa zararlıdır, yürüyüş yapmak bedenim için gereklidir, bedenim bana emanettir” “Müslüman için günde beş vakit namaz farzdır” “Geceleri uykuyu bölüp ibadet etmek çok kıymetlidir” “Sofradan tam olarak doymadan kalkmak evladır” “Az konuşup çok dinlemek gereklidir” “Sabır, musibet ile ilk karşılaştığım zamandadır” “Ahiret vardır. Hesap ve mizan haktır” “Dünya nimetleri gelip geçicidir” “Gıybet, kul hakkına girmektir” “Önyargı yargısız infaza benzer” “Yoksullara yardım etmeliyim” “Günde 100 defa tevbe istiğfar etmeliyim” vs…

Bunlar, bazen bir kaza sonrası yahut bir sohbetin peşisıra aklın bir köşesine not edilmiş, sonra kalbe kabul ettirilip itikad haline dönüşmemiş olduğundan, binalar yarım kalmış...

Örneğin Hesap Gününün varlığı kabul edilmiş, ancak yapıp edilenler, hesap vermek gibi bir düşünceyle irtibatlandırılmamış.

Zamanla ihtisas alanında bilgi ve kıdem sağlayan benlik, tevazu ve acziyet binalarını yıkıp yerlerine başkalarını inşa etmiş.

Bir lezzetin ve bir nimetin şükrünü eda edemeden bir diğer nimetin peşinden gitmiş, gaye-i hayalini unutmuş.

Rahmeti gazabını geçen bir Rabbin kulu olduğunu öğrenmiş. Lakin nefsine rahmeti geçen bir gazap ile muamele etmeye devam edince, bu öğrendiği de bir itikad olmaktan çok su üstüne yazılan bir yazı olarak kalmış.

Bir binayı inşa etmek için gerekli olan demir gibi bir irade, çimento gibi kalbî hisler, kum gibi arındırılmış bir zihin ve su gibi latifeler, aslında halihazırda bekliyorlarmış.

Sağlam bir demir üzerine, sağlam bir harç ile tamamlanabilirmiş inşaatlar.

İradeyi ibadet ile, aklı tefekkür ve marifetullah ile, hisleri muhabbetullah ile, latifeleri de teyakkuz ve müşahedetullah ile, yani her an Allah’ın huzurunda olduğunun bilincinde olarak, ilâhî tecellileri seyretmek ile şereflendirmek gerekiyormuş.

Böyle olunca sağlam olurmuş binalar.

Gölgelerde kalmayıp, bir dağın ardında batan güneşin son ışıklarını yansıtabilen uzun, sağlam binalar...

Şimdi hayalimde gezdiğim şehirden çıkıp, bir başka şehre doğru yol alıyorum. Karşımdaki insanın kurduğu şehri gezmek istiyorum. İstiyorum ama, yön levhalarını bulamıyorum. Karşıma çıkan binalar da aşağı yukarı birbirine benziyor. Dolaşmaya başlıyorum. Nereye gittiğimi bilmeden yol alıyorum. Bir müddet sonra kayboluyorum. Bir bakmışım ki, bu insanın kalbini ziyaret edemeden terketmişim şehri. Zira kalp tenhalarda kalmış, geri plana atılmış. Ön plana çıkarılan, başka hasletler olmuş…

İşte bu hayalî seyahatler, bazen neden kendimi ve başkalarını anlayamadığımı anlamada yardımcı oluyor bana.

Sahi, bundan mıdır insanların birbirlerini anlamayışları? Birbirlerinde kaybolmaları? Yarım kalmış, gayesi tutmamış dostluk ve kardeşlikler bununla mı açıklanır?

Bir miras meselesiyle birbirine küsen, sonra bir daha biraraya gelmeyen kardeşler meselâ...

Ya da ufak bir yanlış anlaşılma ile inşası yarım kalan dostluklar...

Bir imtihana tâbi olmakla yıkılabilen değerler...

Kulluk gayesini unutup, araçları amaç edinmeler...

Bunların sebebi, yıkık dökük şehirler midir?

Oysa şehrin dört bir tarafında işlenmeyi bekleyen hammaddeler var.

Sağlam binalar ve düzenli, kurulu bir şehir yapılsın diye koyulmuşlar elimizin yeteceği yerlere.

İradeyle, akılla, kalbimizdeki his, iştiyak ve latifelerimizle, en güzel binaları yapmak, birbirimizin inşa ettiği şehirlerde gönül rahatlığıyla dolaşmak, ve huzur bulmak duası ile...

Rabia Nazik Kaya

Wednesday, March 01, 2006

Sobeeee...

Sevgili n.e.y. tarafindan sobelenmisim ;-) meger blog aleminde de bu tur aktiviteler mevcutmus da benim haberim yokmus..

Yaptığım 4 iş:

1) 3 sene bayan giyimi (ceket, yelek, manto, pardesu) uzerine terzilik
2) Ic isleri bakanliginin bagimsiz mahkemesinde tercumanlik
3) Evden telefon ile Language Line sirketine tercumanlik
4) Valiz ticareti (Tahtakale'den aldigim sal,esarp,bonelerin tuccarligi)

Defalarca izleyebilecegim 4 film veya dizi:

1) Calikusu
2) Eski Turk filmleri ozellikle Ahmet Ozhan'in saray filmleri, yaprak dokumu, samanyolu vs..
3) Pretty Woman (Julia Roberts'in tum filmleri)
4) Sweet november (tahin'le birlikte yorumlar esliginde tekrar tekrar izleyebilirim ;-) )

Yasadigim 4 yer:

1) Eskisehir
2) Canim Istanbul'um
3) Sogut'e bagli olan koyum
4) Sisli puslu Londra

Izledigim 4 televizyon programi: (Su aralar)

TV seyretmiyorum..

Tatil icin gittigim 4 yer:

1) Turkiye'de dogu haric hemen hemen heryer (2005 Temmuz&Agustos; Ekinlik adasi, Bursa (uludag, Inegol, Oylat, sehir merkezi ve butun medrese&camiler)
2) Iskocya (Harika bir yer)
3) Avrupa'da bir cok sehir
4) Gecen yil Ocak'ta Paris&Disney Land

En sevdigim 4 yiyecek:

1) Bizim memleketin mercimek yahut nohut mantisi
2) Her tur tatli, cikolata, dondurma
3) Kilis lahmacun
4) Teneke kebabi ;-)

Hemen simdi olmak istedigim 4 yer:

1) Tabi Istanbul (kim istemez ki)
2) Yemyesil bir orman
3) Okyanus kenari
4) Dag basi

Sobelediğim 4 blogcu :

1) Kazim Mizrak
2) zootechnist
3) Ali Kahya
4) Cenk Unal

Listemde ki herkesi sobelemek isterdim..Her ne kadar kurallari sevmesemde uymak zorundayim sanirim ;-) Sectigim kisiler birbiri ile baglantili oldugu icin onlara da sira gelir diye dusundum..

Crazy Cats..

Cilgin kedileri izlemek icin buraya tiklayin ;-)

Klasik muzik severlere..

Su an Londra'da saat 1.29
FARID FARJAD albumunu dinliyorum..