Thursday, November 30, 2006

Jumuaah Mubarak

"There is no joy equal to the companionship of brothers/sisters and there is no sadness equal to leaving their companionship". Imam Shafi'ee

Dostlarla yapılan sohbetle boy ölçüşecek bir güzel davranış daha yoktur. Onların ayrılığı kadar da keder veren birşey yoktur. (Imam Şafii)

Wednesday, November 29, 2006

Kadın Zihni

Kadınlar erkeklerden 3 kat fazla konuşuyormuş
Yapılan bir araştırmada kadınların erkeklerden 3 kat fazla konuştuğu ortaya çıktı. Buna göre kadınlar günde ortalama 20 bin kelime sarf ederek, erkeklerden 13 bin kelime fazla konuşuyor.

Psikiyatr Luan Brizendine, 'Kadın Zihni' adlı kitabında, kadınların daha hızlı konuştuklarını ve bunun için daha çok beyin hücresi kullandıklarını belirtiyor. Kadınların erkeklerden daha konuşkan olmasının nedenini ise beyindeki kalıtsal farklılıklara bağlıyor. Bu farklılığın da erkeklik hormonu testosterona dayandığını bildiriyor. Yazar, testosteronun beynin duymayla ilgili bölümünü küçülttüğünü, bunun da erkekleri eşlerinin sözlerine 'sağır' kıldığını savunuyor.

Tuesday, November 28, 2006

Dunyanin Meshur Hafizlarindan Kuran Ziyafeti


Dun aksam Birlesik Krallik’ta ilk defa duzenlenen unlu hafizlarin sundugu Kuran programina katildim. Her yil farkli ulkelerde kutlanan program ilk kez Londra'da gerceklestigi icin yogun katilimci vardi. Programi kisaca anlatmak istiyorum.

Londra’da bulunan Aziziye Camii hafizlarından hafiz Mehmet Ali Bal’ın Kuran-i Kerim okumasıyla acilis yapildi.

Daha sonra kursuye cikan IGMG baskani Ibrahim Mustafa; Hak ile batili ayiran kuran-i kerim olcusunden kisaca bahsederek; “bolunmeyin, parcalanmayin, yutulmaya musait olmayin. Geleceginiz aydinlik ve gul medeniyetinde olsun” diye seslendi.

Baskanin konusmasinin ardindan Kurban kampanyasi ile ilgili sinevizyon gosterimi sunuldu. Filmde; kurban bayrami, ummet ruhu ile hareket ve yardimlasmanin onemi vurgulandi. 306 bolgede teskilatlanan IMGB’nin dunya uzerinde pek cok ulkeye ulastirdigi yardimlari izledik..

2006 da 63 ulkede 77 bini askin kurban kesilmis., yani bu 10-12 milyon insana ulasmis demek oluyor. Bu seneki hedefleri ise bu sayinin 100 bine ulasmasi.

Daha sonra kursuye baskan yardimcisi Hulusi Unye cikti, Londra’nin siki tarafigine, calisma gunune denk gelmesine ragmen programa katilimcinin cok olmasindan duydugu minneti dile getirdi. Konusmasina “Kuran kendisini dinletecek insanlari buluyor, cunku bu oyle bir kitaptir ki kendisinden asla suphe yoktur. Sizin en hayirliniz kurani ogrenen ve ogretendir hadisini hatirlatti. Yeryuzunde kuran okundugu ve dinlendigi zaman tek ibadet yerine gecen kitaptir. Her harfine 10 hasena vardir.. Uk’de ilk kez kutlanan bu program ilk olarak Almanya’da basladi, sonra Tr’ye ulasti.. Tr’de kurani kerimi dinlemek icin 40 binler futbol sahasini doldurur hale geldi. Allah (cc) ardi arkasinin kesilmeksizin devam etmesini nasip eylesin” dedi.. Ayrica konusmasinda “ yeryuzunde insanlar dunya-ahiret saadeti sagliyacak pek cok seyden mahrum. Dunya yeniden kurana muhtac, dunya yeniden dirilmeyi bekliyor. Bunun icin aydan yahut baska gezegenlerden kimse gelip kurani tanitmayacak. Bunu bizler yapacagiz. Gul veren elde bir miktar gul kokusu kalir; bu nedenle tas atanlara gul atalim.. “ mesajini verdi..

Unye’den sonra kursuye cikan IGMG Avrupa Koordinatoru Ali Borek; Programin organizesinde emegi katkisi gecen herkese tesekkur etti. Avusturya, Almanya, Balkan ulkeleri vs olmak uzere 3 yildir 600 program duzenlendigini belirtti. Programlar kuran asiklari ile dolup cogu canli yayinda izlendi. Bu tur programlarin hedefleri Borek tarafindan soyle siralandi;

1) Kuran icin hizmet etmek
2) Kurani anlatmak ve insanlara anlatmak
3) Guzel sesleri ile degerli hafizlari dinleyen cocuklarin istifadesi yani iyi bir rol model olmalari..

Konuk hafizlari dinlemek icin sabirsizlanan izleyiciler cok uzaklardan gelen hafiz Abdurrahman Sadien’i buyuk bir coskuyla karsiladi. Guney Afrika’li hafiz 1959 dogumlu evli ve 4 cocuk babasi. Misir’da dunya kuran yarismasinda 1. olan Sadien 20 ulkede kuran okuyor.

2. hafiz Tahran'da dogan Iran’li Ahmet Ebul Kasimi. Misir'in unlu hafizlarindan etkilenerek Kuran egitimi aldi. Malezya’nin baskentinde dunya kuran yarismasinda 1. oldu. Iran tv ekranlarinda resmi olarak kuran okuyan Ebul Kasimi 25 ulkede kuran okumakla birlikte kuran yarismalarinda hakemlik yapiyor. Evli ve 2 cocuk babasi.

3. hafiz Syed Sadakat Ali, Pakistan’in resmi kuran okuyucusu. 5 cocuk sahibi Ali Banglades’te dunya kuran 1. oldu ve 40 ulkede kuran okuyor.

Fatih Colak profesor oldugu universiteden izin alamadigi icin programa katilamadi. Onun yerine Misir’li Ahmet Nania davet edildi ancak hastaligindan dolayi o da programa katilamadi.



Hafizlar kuran okurken dinleyiciler tekbirler ile eslik etti. Ertesi gun is guc olmasina ragmen davetliler programin sonuna kadar salondan ayrilmadi..

Hafizlar makam ve nagmeleriyle kuran-i kerimi muhtesem sesleriyle okudular. Kuran’a hizmet edenlere Allah yardim eder. Rabbim programda emegi gecen, uzaklardan okumaya dinlemeye gelen herkese yardimci olsun.

Sefahat, rezalet ve azginlik icinde kendinden baska kimseyi dusunmeyen benciller var. Manevi lezzetleri tatmamis nice insanlar var.. Bizler muslumaniz. Yeryuzunun onur abideleriyiz. Her insane fitratta kardesimizdir. Ufkumuzu yedi kat semalara cikartan..gozumuzun nuru Kur’an-I kerimi okuyalim, anlayalim ve ogretelim. Ummet ruhu ile hareket etmeyi Rabbim nasip eylesin. Dunyanin bir yerinde kardesinin ayagina diken batsa dunyanin baska bir yerinde olmamiza ragmen bunu hisseden ve uzulen bir ummetin zumreleriyiz. Rabbim sana sukurler olsun bizi sukredenlerden ettin.

Ladybird Londra'dan bildiriyor.. Evet simdi soz sizlerin :)

Not; Sahne perdelerinin acilmasinin ardindan fotograf cekecegim telefonun sarji bitti. Ilk hafizi kardesimin telefonu ile sesli kayit ettik. Onu da en yakin zamanda you tube sitesine aktaracagim ins.

Sunday, November 26, 2006

Dile gul yahut bal koymak..

Konusmasindan taniyabiliriz insanlari cunku gonlu yumusak insanin konusmasi ilimlidir asla kalb kirmaz. Konusmadan once sozunu tartar, 9 kere yutkunup 10. da konusur. Bir de olur olmaz yerde olmadik sozler sarfedip bas kiran, goz cikaran insanlar vardir. Bunlar kati gonulludur.. altin ile bakiri ayirt edemez hale gelmis insanlardir. Ne demisler..?

Soyledigin her soz dogru olsun ama her dogruyu her yerde soyleme.


Kabul gormeyecegini bilmedigin yerde hic bir sey soyleme.

Konusma; soz sanatini, edeb, adab, usul ve sozlerin turunu bilmektir.

Aci biber gibi sozler; lafzi tatli ve manasi igne gibi batiran.. Dil yayindan cikan ok muhatabinin yuregini paramparca eder..

Ironi sozler; lafzi tatli manasi aci sozlerdir..

Lafzi biber manasi seker sozler; Niyeti iyidir halistir, incinme dostun dogru sozune, dogru soz insana batar. Her kim bu dunyada keskindir disi mutlak bir belaya catar demisler.. Hosgorulu, mulayim bir ortam varken ofke kine ne gerek var. Disleri kirmak lazim.

Bir de:

Ozu de tatli kendi de tatli sozler vardir; cennetten geliyor gibi konusmak..Agizdan bal akmak.. (Yumusak olarak teblig et.. Firavun’a bile giderken )

Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. İsra 17/53

Tatli, hos soz kokleri saglam ve dallari goge dogru uzanmis bir agaca benzer ki o agac Rabbinin izniyle her zaman yemis verecektir. Sevimsiz cirkin bir soz de yerden koparilmis ve hic sebati karari olmayan kotu bir agac gibidir.

Sahip oldugun tek arac cekic ise her seyi civi olarak gorursun (kendini mukemmel gorur, baskalarini kotu)

Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur. Bakara 2/263

"Tatli dil yilani deliginden cikartir" demisler.. Agzindan bal akan, tatli dlli insanlarin sozleri gonullere ulastiginda bahar cicekleri actirir. En kati yurekleri bile yumusatir.. sekillendirir..

Unutmayalim kalbten kalbe yol oldugu gibi dilden kalbe de bir yol vardir.. Gonlu yumusaklardan olabilme duasi ile..

Saturday, November 25, 2006

Orelim gencleselim :D

Amerika'da örgü kafeler artıyor: Herkes iki ters bir düz örüyor.
Haberin devami >>>>

Huzun..





Bu fotograflari bir kac gun once evimin onunde cep telefonum ile cektim. Goruldugu uzere burada halen sonbahar. Hepimiz bu fotograflardaki yapraklar gibi sararip solacagiz bir gun.. Kainati her an yeniden yaratan, yeniden boyayan Mevlam ne guzel ornekler sergiliyor. Insan; zenginliklerle sergilenmis su kainata, guzel ciceklere, boceklere, civildasan kuslara, bahardaki sevince, guz mevsiminde ki huzne, gordugu, tattigi, duydugu ve hissettiklerine karsi duyarsiz kalamiyor.. kalmamali..!

Friday, November 24, 2006

Gribe karşı elmalı bitki çayı için

Grip, virüslere bağlı bir enfeksiyon olduğu için gelişigüzel antibiyotik kullanmanın olumsuz yan etkileri ortaya çıkabilir.
Antibiyotik yerine aspirin türü hafif ağrı kesici ilaçlar ve su, limonata, meyve suyu, ıhlamur gibi bol sıvı tüketilmelidir. Grip ve öksürüğe karşı evdeki bitkilerden de etkili ilaçlar yapılabilir. Örneğin, elma kabuğunu ıhlamur ile kaynatıp içine limon damlatılır. İçerken şeker yerine bal ilave edilir. Bu karışım en iyi öksürük şurubu ve yumuşatıcıdır. Bu, bol sulu bitki çayı, balgamı sulandırarak daha çabuk dışarı akmasını sağlar. Böylece akciğerler iyi havalanır ve öksürük daha çabuk geçer. Zira, biriken balgamlar solunum yollarını zedeleyerek öksürüğe sebep olur. Limon, en fazla antiseptik (mikrop kırıcı) özelliğe sahip meyvedir. Soğuk kış günlerinin koruyucu meyvesidir. C vitamini bakımından zengin oluşu ile nezlenin ve ateşin en etkili silahıdır. İçindeki çok miktarda maden tuzları ve vitaminler sayesinde elma da çok sağlıklı ve besleyici bir meyvedir. Özellikle potasyum, sodyum, magnezyum, demir, B ve C vitaminleri içerir. Vücuda zindelik verir.

Ey Nefsim!

Ey Nefsim! Sen bendensin.. ama ben senden degilim. Sen benimsin.. ama ben senin degilim. Zira sen farklisin, ben baskayim; belki bi’l-mecburiye seninleyim. – Peki oyleyse ben neyim?- O halde gel seninle birbirlerine muztar ve muhtac kalmis iki yoldas gibi hasbihal edelim ve dertlerimizi serhedip birbirimize, su kor dovusune bir son verelim. Ama musaade et, cani burnuna gelmis biri olarak once ben konusayim, sen dinleyesin. Begenmezsen, kabul etmezsin.. artik gerisini sen bilirsin:

Bakir isen bakirligina, gumus isen gumuslugune razi ol. Haline sukret; daha asagi da yaratilabilirdin. Zaten istesen de altin olamazsin.. yirtinsan da, dovunsen de. Bak; ama hic maddi-manevi israfa ve herhangi bir su-i istimale de girmeden, var gucunle calisir, cudhunu butunuyle ortaya koyarsan; mesela gumussen saf bir gumus olabilirsin. Aksi halde onu da kaybeder, curuyup bitersin.. ve geldigin yere donersin. Belki de ‘Ya leyteni kuntu turaba’ feryatlarina ragmen ona da cevrilmezsin.. cevrilmezsin de behaime bile hasret gidersin. Ama heyhat, sen ‘iste’sin!..

Her gun biraz daha.. yeniden yeniden gerileceksin; gerildikce yenileceksin; ve yenildikce de inkisaf edeceksin. Sancida biraz daha.. gozyasinda biraz daha.. ilimde-irfanda, geceleri ihyada biraz daha.. seccadeyi asindirmada, kalbi arindirmada biraz daha.. ‘Biraz daha, biraz daha!.’ derken yukseleceksin; daha derinlere.. daha derinliklere!. Kalbe, sirra, hafiye, ahfaya.. belki daha da otelere kadar yuceleceksin. –Ah su gunahlar! Ayaklara kramp, kalblere sekte ve ruhlara kelepce gunahlar…-

Guzel bir ruya gibi baslar aslinda pek cok sey. Ben sana soylemistim; bu kadar cok yeme diye. Bak iste boguldun kaldin yatak-yorgan icinde. Ne kadar sevap gecti soyler misin, bunca gevezelikten eline! Hem demis miydim sana: ‘Zinhar! Boyundan buyuk elbiseleri giymeye kalkma; palyacoya donersin sonra.. ve herkes guler sana, hatta ben bile. (Yoksa aslinda aglamali miydim?) Icine gurur-kibir mi geliyor; hemen …… in yolunu tut; sen nesin, nereden geldin ve nereye gidiyorsun? Cesedin bile senin degil ki, hasenat senin olsun’ diye.

Ah nefsim! Kendini bazen oyle erisilmez tahtlara oturttun ve oylesine havadan konustun ki; hayret etti sana cemadat bile. Lakin oyle degildi isin asli-astari, sen de biliyordun. Keske insanlara soylediklerinin onda birini yapsaydin.. yapsaydin; olacaktin. Yaziklar olsun (Allah korusun); hep baskalarina anlatma derdine durdun, eyvah ki kendini unuttun. Oysa ki, elbiselerine gosterdigin ozen kadar olsun, kendine ceki dozen verseydin; veli olurdun.. olurdun da, inan bunca kullara kulluktan kurtulurdun.

Basini cevirme, kulak ver nefsim sunlara! Kulak ver ki, anlayasin.. anlayasin ki, aglayasin.. aglayasin ki, yasayasin.. ve yasayasin ki, iki cihan saadetine ulasasin. Yirtiver kulaklarlarindaki zari ve idrak et! Hem sen soyle; ne zaman beni Hakk’a yonlendirdin!? Bir kerecik olsun elimden tutup seccadeye ilettin!? Ben ‘namaz’ dedim; sen ‘firar’ dedin. Ben ‘ilim’ dedim; sen oyun dedin. Ben ‘gunah’ dedim; sen ‘amma zevkli’ dedin. Ben ‘aman tevbe’ dedim; sen ‘daha gencsin sonra yaparsin’ dedin. ‘Mahser’ dedim; ‘sefaatciler cok’ dedin. ‘Yakarlar cehennemde’ dedim; ‘Allah’in rahmeti engin’ dedin. Isin dogrusu; ben ne dedimse, sen hep onun aksini soyledin, hep de mogojiyle karsilik verdin. Evet bir kerecik olsun beni Hakk’a kulluga cagirdin mi, soyler misin!?

Ama gocunma yine de, su sozlere muhatap olusundan oturu. Sen yaralisin, ben de perisan. Hallesiyoruz iste senli benli. Basklarindan isitseydin cok mu kabullenecektin yani! Izin verir miydi sendeki enaniyet sanki! Hem nerde sende o hakperestlik, heyhat!.. nerde gercekler onunde vakkaf olma adaleti!.. Lakin su da bir gercek ki; Hakk’a giden en cami’, en sumullu ve en kisa yol da yine senden geciyor, ne yapayim meclubum sana.. ve sana katlanmaya.. hem sen de muhtacsinana ve bana dayanmaya, oyle ya!

Dinle ey dost(?)! Dinle ki seninle gecinmeye mecburum; Senden Rabbime yol vurmaya hem memur, hem de mahkumum.

Nefsim! Biliyorum, benden nefret ediyorsun. Aslinda ben de seni seviyor degilim. Neylersin ki gecinmek zorundayiz birlikte. Madem oyle , gel anlasalim; sen bu dunyada kanaat et helal dairesiyle; otesinde ne istersen iste cennette. Hem keyfemayesa bir hayatla, kendine zulmetmis olmuyor musun aksi takdirde! Ne dersin var misin? -…………- Duyamadim, ne diyorsun? ‘Tamam, pes. Kumandan sensin’ mi diyorsun?!
Sukut ikrardan gelir; o zaman ver elini anlastik dostum(!).

Musa Hub
‘Bir kalbin Alinyazisi’ adli kitaptan alintidir.

Jumuaah Mubarak

"On no soul doth Allaah Place a burden greater than it can bear. It gets every good that it earns And it suffers every ill that it earns. (Pray:) "Our Lord! Condemn us not If we forget or fall Into error; our Lord! Lay not on us a burden Like that which Thou Didst lay on those before us; Our Lord! lay not on us A burden greater than we Have strength to bear. Blot out our sins. And grant us forgiveness. Have mercy on us. Thou art our Protector; Grant us victory Over the unbelievers." (Baqarah, 286).

Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara suresi 286. ayet)

Wednesday, November 22, 2006

aynalar..

yalniz kaldigim zamanlarda gonlumle sohbet ederim.. gonlume karsilikli aynalar yerlestiririm o zaman goruntu sonsuz bir sekil alir.. orada hayal gemisi ile gezintiye cikarim..

dayaniklilik..

Yatmış idim uyandım
Gam yüküne dayandım
Taş olsaydım erirdim
Toprak idim dayandım

Tuesday, November 21, 2006

Birileri Bizi Gozetliyor..

Britanya'da 14 kisiye bir CCTV kamerasi dusuyor. Son aciklanan raporlara gore diger Batili ulkelere kiyasla Ingiltere en cok gozetlenen ulke konumunda. Bizler de toplum icerisinde bundan bihaber yasiyoruz.

Rapora göre, Londra’nın her yanına yerleştirilen kameralarla Britanyalılar farkına bile varmadan kameraya çekiliyor. Buna göre, bu görüntülerle Britanyalıların dinlendiğini, çalıştığını ya da alışverişe gittiğini tespit etmek mümkün. Aynı zamanda otomobil kullananların tam olarak hangi saatte nereyi terk ettiği ya da bir başka yerde ne zaman olduğunu belirlemek mümkün. Devami >>>

Mr Bean


Mr Bean-New Chair - video powered by Metacafe

Monday, November 20, 2006

Saturday, November 18, 2006

Orgu ve Nakis Fuari

Ingiltere’de her yil 14-21 Ekim arasi ulusal orgu orme haftasi olarak kutlaniyor. Gecen sene oldugu gibi bu sene de Londra Alexandra Palace’de kardesim ile orgu ve nakis fuarina katildim. 4 gun suren programa 44.000 orgu meraklisi katildi. Standlar ucsuz bucaksiz orgu ve nakis aksesuarlari, orgu magazin ve kitaplari, orgu kurslari vs ile doluydu. 400 den fazla sergi, 136 seminer (workshops), 28 moda gosterisi ve bir cok galerinin oldugu fuar ulke capinda organize edilen en buyuk olaylardan birisi. Kiz kardesim gecen sene oldugu gibi bu sene de tahta ve rengarenk sis& tiglarini satti. Ben de normalde sattigim esarp ve sallarimi sergiledim. Ingilizler Tahtakale’den aldigim esarp/sallara yogun ilgi gosterdi. :D Oglum ve kizim da fuarin basindan sonuna kadar bize satislarda yardimci oldu. Sirayla birimiz musterilerle ilgilenirken digerimiz oturup sisleri elimize aldik. Ingilizlere gore orgu stilimiz farkli oldugundan (Mediterranean) dakikalarca stand basinda dikilip bizi seyrettiler..


Daha once fuar ve orgu hakkinda yazi yayinladigim icin cok fazla detaya girmek istemiyorum. Ilgilinenler buradan okuyabilir.

Neden orgu oreriz? Cunku orerken stres gideriyorsun, uretiyorsun, dokunsal zevk sagliyor, hunerini ortaya cikartiyorsun, basariyorsun, meditasyon yapmis oluyorsun. Ortaya cikan sonuc insani fazlasiyla mutlu ediyor. Kisacasi cok zevkli bir ugras. Amerika’da yapilan bri ankette kadinlara hobileri soruluyor. Verilen cevaplarda 1. sirayi bahce isleri alirken 2. sirayi orgu ormek aliyor.

Unlulerin de ormesi ile orgu tekrar moda haline geldi. Bu unlulerden bazilari; Julia Roberts, Madonna, Iman, Hilary Swank, Cameron Diaz, Daryl Hannah, Goldie Hawn, Eartha Kitt, Winona Ryder, Julianne Moore, Rose McGowan, Courtney Thorne-Smith, Kate Moss, Madeline Albright, Vanna White, Megan Mullaly, Sarah Jessica Parker, Joanne Woodward, Bob Mackie, Stu Bloomberg, Rosie Grier. Erkeklerin de orgu ormeye ilgisini es gecmemek lazim :D

Fuarin oldugu bina Londra'nin en yuksek (Camlica tepesi gibi) parkinin icinde idi. Binanin girisinde gosteride olan fevkalade guzel orulmus kirmizi Ferrari’yi 4 gun boyunca binaya girip cikarken inceledim. Lauren Porter tarafindan dizayn edilen araba bir kac kisi tarafindan 10 ayda tamamlanmis.



Buradan itibaren bizim standimizi gezeceksiniz .. Sislerin renkleri cok cici bici.. Insanin oresi geliyor. :)

Birazda diger standlari gezelim.. Her gun gezmeme ragmen doyamadigim sergiler..



















Kurs alan bayanlar..





Kasnak..



Bu gordugunuz robot adam 4 gun boyunca elinde gozuken orgu ile hic kipirdamadan farkli yerlerde dikildi.

Ilk ormeye 6 yasimda basladim. O zamanlar mahalledeki komsulara karisik renklerde elbezi orer hediye ederdim. 10 yaslarinda dantel de ordum ancak o tur seyler cok ilgimi cekmiyor, ben daha cok kazak, atki, canta, patik turu cici bici seyleri ormeyi seviyorum. Her fuar bitisinde orme hevesim pekisiyor. Bu sene bagimli hale geldim. Neredeyse haftada bir orgu magazalarina gidip bir kac iplik aliyorum. Kiz kardesim benden beter. :) Netten model kitaplari bile siparis etti:) Ikimiz de isi o kadar abarttik ki sabahlari karsilikli web cam acip sesli muhabbet esliginde online orgu oruyoruz :D Yakinda orgu gunleri ayarlariz artik..

Fuardan beri farkli modellerde 7 tane atki ordum. Su an kizima bayram hediyesi canta yapiyorum. Kendi orduklerimin fotografini tembelligimden cekemedim. Kardesimin ordugu atki ve patiklerin fotografi asagida :D



Friday, November 17, 2006

Allah'a sarilalim..

E: derdin çok mu?
Y: daglar kadar, dertsiz bas olur mu?
E : olmazda . şükür zayıflayınca dertler öne çıkar ..
...........

cumaniz hayr getire..

"Truly in the heart there is a void that cannot be removed other than the company of Allah. And in it there is a sadness that cannot be removed except with the happiness of knowing Allah and being true to Him. And in it there is an emptiness that can not be filled except with love for Him and by turning to Him and always remembering Him. And if a person were given all of the world and what is in it, it would not fill this emptiness." -Ibn Qayyim al Jawziyya

Tuesday, November 14, 2006

Sucluluk Psikolojisi

Cinaralti etkinligi icin bu ay yazacagimiz konu “sucluluk psikolojisi”.

Suçluluk Psikolojisi mi?! Bu da nerden çıktı böyle ? dediginizi duyar gibiyim. Diger konulara (Istanbul, iman) gore spesifik oldugunun farkindayim. Nerden estigini merak edenler icin;

Hayatimizda yaptigimiz hatalar, yanlis davranislar sonrasi bilincli ya da bilincsiz kendimizi suclu hissettigimiz zamanlar olur. Bazen de cevremizdeki insanlar yaptigimiz yanlislara karsilik kendimizi suclu hissetmemiz icin adeta elinden geleni yapiyorlar. Kah sozlu kah tavirlariyla bunu cok guzel ifade ediyorlar. Son zamanlarda sikca rastladigim bu davranis uzerine dusundum ve arastirilmaya yazilmaya deger olarak gordum. Ha deyince konu cikmaz dyenler icin bazi basliklar dusundum.

Sanal hayatta chat, bosa vakit gecirme vs sonrasi duyulan sucluluk
Ayrilan eslerde cocuklarin sucluluk duymasi
Calisan annenin sucluluk duygusu
Aldatma nedeni ile ese karşı duyulan suçluluk duygusu
Islenenen gunahlara karsi duyulan sucluluk
Annenin bebegine karsi (kabullenememe) duydugu sucluluk

Simdilik aklima gelen konu basliklari bunlar. 3 Aralik tarihine kadar konu uzerinde dusunme ve yazmak icin vaktimiz var. Yazilarinizi bana mail araciligi ile ulastirirsaniz sevinirim. Katilmak isteyen herkese kolay gelsin.

Monday, November 13, 2006

:))

Benim bir arkadasim var.. :) (ehem ehem) Onun da Ist’da bir arkadasi varmis..
Mahallelerinde bir aile, ailenin de iki tane çocukları varmis..
Ikiside erkek olan bu cocuklarin isimleri Kazim imis.
Arkadasimin arkadasi sormus niye ikiside aynı isim diye. Anne soyle cevap vermis;
“bir Kazım’ın üstünde a’nın şapkası var”

Saturday, November 11, 2006

tahin'le tanismamiz

Bugun sevgili Ebruli tahin ile nasil tanistiniz diye sordu ancak okula yetismem gerektigi icin sualini post konusu yapmaya karar verdim. Daha once de bir kac kisi sormustu. Boylelikle ben de o muthis tanismamizla baslayan dostlugumuzu animsamis olurum diye dusundum.

Erm nereden baslasam bilmiyorum aslinda. En iyisi en basindan yazayim. Tahin ile tanismamis gercek hayatta zincirleme baslamisti. 4 sene once Cesme’de konakladigimiz tatil koyunde bir bayanla tanistim. O zamanlar bilgisayar programlama okumak istiyordum. Bayanin bilgisayar muhendisi oldugunu duyunca muhabbeti koyulastirmis orada kaldigimiz surece gorusmustuk. Tatil koyunden ayrilirken Londra’da cok samimi bir arkadasim var, dondugunde onu mutlaka bul dedi. Arkadasinin ismini verdi. Haydaa iyi guzel bulayim da koskoca Londra’da bu mumkun degil dedim icimden ama yine de tamam arastiririm dedim.

Londra’ya dondugumde bana yakin bir evde sohbet yapildigini duydum. Kapidan iceri girip oradakilerle tanisma fasli sonrasinda aramam gereken ismi sordum. (tahin degil, baska bir arkadas) A.Y’i tanir misiniz? Evet o da buraya gelir ama bu hafta yok dediler. Ertesi hafta hic caba gostermeden aradigim bayan ile tanistik. Onun en samimi arkadasi vasitasiyla tanistigimiz icin hemen kaynastik. Ramazanda iftara davet etti. O aksam dersaneden bayan arkadaslarla birlikte gittik. Bekar bayanlar disinda esi ile orada bulunan bir bayan ile tanistik ama hem evin kalabalik olmasi hem diger arkadaslar ile onceden tanisikligimiz oldugundan bu bayan ile pek sohbet etme firsatimiz olmadi. Onu ignore ettim biraz anlayacaginiz:Pp Ya da o zamanlar cok Leyla idim, hayal kurmaktan gercek dunyaya konsantre olamiyordumJ

Bu olaylardan aylar sonra uye oldugum mail grubunda tartisilan konulari okuyordum. Maillerden biri dikkatimi cekti. Yazanin uslubu sert fakat kendini guzel ifade eden tarzi vardi. Bayanin adresini msn’e ekledim. Hemen online oldu. konusmaya baslayinca nerede oldugumuzu falan sorduk. Ikimiz de Londra’dan olunca muhabbet koyulasti tabi. Yazistigim kisinin kendim gibi takur tukur klavye kullandigini sip diye anlamistimJ hizli yaziyor, hizli dusunuyordu. (iltifatlari uzatamiyorum tahin malum sebepten dolayiJ ) Epey bir yazistik. Ayni sehirde oldugumuzu ogrenince cok sevinmekle birlikte ortak tanidigimiz var mi diye arastirmaya koyulduk. Falancayi tanir misin? Filancayi tanir misin? Sorgu sual sonrasi iftar yemeginde ayni evde bulundugumuzu anladik. :) Tevafuk idi..

Yukarida bahsettigim fazla sohbet edemedigim bayan tahin idi. O aksam ayni iftarda bulunduk ancak sonrasinda hic iletisimimiz olmadi. Nette tanisma sonrasi zincirleme gelisen dostlugumuz iyice pekisti. Surekli telefonda, nette yuz yuze gorusmeye basladik. Gerci ilk gorusmede beni sok etmisti. Bunu kendisi anlatir belki sonra ;)

O gunden beri nette ayni platformlarda gezer dolasiriz. Birlikte katilim gosterdigimiz ilk forumda ayin En’lerinde “en esprili uyeler tahin&ladybird” olarak secilmisti. Tanistigimizdan beri ayrilmaz ikili olduk. Ikimiz de farkli iki karakteriz. Hatta o kadar farkliyiz ki internet disinda ortak yanimiz yok diyebiliriz :D

Burada keseyim.. caysadim.. Ben gideyim mutfaga tahin gelsin yorumlara :D

Friday, November 10, 2006

Cumamiz mubarek olsun..

Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

En üstün sadaka, bir Müslüman'ın ilim öğrenmesi ve sonra da öğrendiği ilmi Müslüman kardeşlerine öğretmesidir.

Tuesday, November 07, 2006

23. soz..

gecen gun arkadasim ile hayat ve hayatin yuku uzerine konusuyorduk. insan hayatın hiç bir yükünü taşımıyor ama taşıdığını zannediyor dedi arkadasim ve devam etti.

dünyayı bir gemi olarak düşünürsek, insan bu gemide bir yolcudur... ruhlar aleminden dünya gemisine gönderilirken de eline bir bavul verilmiştir... işte hayatın yükü dediğimiz şeyler o bavulun içindedir... tüm sıkıntılarımız, endişelerimiz, kaygılarımız vs ne varsa o bavulun içindedir. tüm yolcular gemiye biner ve bavulunu bir kenara yerleştirirler... yalnız bir kişi elinde taşımakta ısrarlıdır diğer yolcular merak edip sorarlar... "niçin bavulunu yere bırakmıyorsun" diye "benim gemiye itimadım yok" gibilerinden mantıksız bir cevap verir... oysa gemi batsa, bavuluyla beraber kendisi de batacaktır.. biz de yükümüzü gemiye teslim etmezsek, kendimizi o şefkatin kucağına bırakmazsak işte böyle sıkıntı çekeriz...

Bunun uzerine konunun gectigi kaynagi buldum. Okudugumda gonlum ferahladi...

Vaktiyle iki adam, hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup, nezâret eder; diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor.
Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et."

O dedi: "Yok, ben bırakmayacağım. Belki zâyi olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhâfaza edeceğim."
Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyâde iyi muhâfaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem, gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremeyecek.

Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divânedir diye seni tard edecek, ya 'Hâindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihzâ ediyor, hapis edilsin' diye emredecektir. Hem, herkese maskara olursun. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyâyı ve zilleti gösteren tasannuun ile, kendini halka mudhike yaptın; herkes sana gülüyor" denildikten sonra o bîçarenin aklı başına geldi, yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh! Allah senden râzı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum" dedi.

İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekâvet-i uhreviyeden ve tazyikât-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın..

Monday, November 06, 2006

6. soz..

İnsan zayıftır, belâları çok; fakirdir, ihtiyacı pek ziyâde; âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelâle dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdânı dâim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar; ya sarhoş veya canavar eder.

Sunday, November 05, 2006

iletisim..

iletisimde temel bir kural vardır;
eger karsi taraf seni anlamıyorsa suc sendedir cunku anlatamamissindir..

Günün Hadis-i Şerifi

İnsanlar yalnızlıktaki (mahsuru) benim kadar bilselerdi, hiçbir atlı tek başına bir gececik olsun yol yapmazdı.

Buhari, Cihad 135

Saturday, November 04, 2006

camilerde cep telefonlari susacak..

diyanetin aldigi karara gore;
namaz esnasinda calan hareketli melodileri susturmak icin camilere sinyal kesici cihazlar yerlestirilecekmis, bundan boyle namaz esnasinda cemaat rahatsiz olmayacak..

Cinaralti Sohbetleri - Iman Uzerine

Imani kuvvetlendirmek icin ne yapmaliyiz?

Resulullah efendimiz, imanın nasıl arttrılacağını bildirmiştir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Şunları yapmak imanı zirveye çıkarır:

1- Allah’ın hükmüne karşı sabretmek

2- Kaza ve kadere rıza göstermek

3- Tam tevekkül sahibi olmak

4- Allah’a tam teslim olmak.) [Ebu Nuaym>

Şimdi bu dört maddeyi kısaca açıklayalım:

Sabır:

Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Resulullah efendimize (iman nedir?) diye sorulduğunda, (Sabırdır) buyurdu. (Deylemi)

Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır. Üç hadis-i şerif meali:

(Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Deylemi>

(Sabreden kuldan Allah razı olur.) [Deylemi>

(Sabırlı ve ihlaslı Cennete gider.) [Taberani>

Üç âyet-i kerime meali de şöyledir:

(Sabredenlere mükafatları hesapsız verilir.) [Zümer 10>

(Sabredenlere [ihsanımı> müjdele!) [Bekara 155>

(Sabretmekte yarışınız!) [A.İmran 200>

Hz. Hızır, (Günah işlememeye sabretmek sayesinde ledün ilmine kavuştum) buyurmuştur.

Kadere rıza:

Allah’tan gelen her şeye razı olmak büyük nimettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kadere rıza, saadet alametidir.) [Tirmizi>

(Şu 3 şeyi yapan dünya ve ahiret hayrına kavuşur: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta dua.) [Deylemi>

(Şu 3 şeyi yapan 40 evliyadan biri olur: Kazaya rıza, haram işlememeye sabır, buğdi fillah.) [Deylemi>

(Şu üç şey iman alametidir: Belaya sabır, nimete şükür, kazaya rıza.) [İhya>

(Hak teâlâ buyurdu: Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve belaya sabretmeyen, benden başka Rab arasın!) [Taberani>

(Ya Rabbi, beni kaza ve kaderine rıza gösteren, belana sabreden ve nimetlerine şükredenlerden eyle!) diye dua etmenin en güzel dualardan biri olduğu bildirilmiştir.

Tevekkül:

Tevekkül farzdır. Kur'an-ı kerimde buyuruldu ki:

(İmanınız varsa Allah’a tevekkül edin.) [Maide 23>

(Tevekkül edene Allah kâfidir.) [Talak 3>

(Allah tevekkül edenleri sever.) [Al-i İmran 159>

En büyük makam, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmaktır. Hasbiyallah, Allah bana yetişir, kâfi gelir demektir. İbrahim aleyhisselam, ateşe atılırken, Hasbiyallah ve ni’mel vekil dedi ve kurtuldu. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama şöyle vahyetti:

(Bir kul, kullara değil de bana ihlasla tevekkül ederse, herkes ona tuzak kursa, ona mutlaka bir çıkış kapısı açarım. Bir kul da bana değil mahluka güvenirse, bütün yükseliş sebeplerini keser ve çöküş yollarını kolaylaştırırım.) [İbni Asakir>

Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür.

Allah’a teslimiyet:

Teslim olmak, esir olmak, kul köle olmak demektir. Allah’a teslim olmak da Allah’ın kulu olmak ve onun her emrini yapmaya hazır beklemek demektir. Zaten Müslüman, Allah’a teslim olan insan demektir. Kur’an-ı kerimde de teslim olmak emredilir:

(Biz sadece Allah’a teslim olduk deyin!) [Bekara 136>

(Âlemlerin Rabbine teslim olarak namaz kılın.) [Enam 71, 72>

Belkıs imanını bildirmek için, (Âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum) dedi. (Neml 44)

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:

(Şu beş şey imandandır: Allah’a teslimiyet, kaderine rıza, işini Allah’a havale etmek, ona güvenmek, musibete sabır.) [Bezzar>

İşte bunları uygulayan imanın zirvesine çıkar. Ayrıca İman kitapları okuyup iman konulu sohbetlere katılmak çok faydalı olur. Bunun için Risale-i nur tefsiri tavsiye ederiz.