Tuesday, January 31, 2006

Barbie’nin Tesetturlu Rakibi Fulla Bebek!



Mısır’da yeni piyasaya çıkan türbanlı bebek, kız çocuk oyuncakları içinde bütün dünyada en sevilen bebek olan Barbie’yi tahtından indirdi. Fulla adı verilen tesettürlü bebeğin, pembe namaz seccadesi gibi aksesuvarları da mevcut.
Barbie bebege rakip tesetturlu Fulla cola turka'yi hatirlatti bana.. Fulla, adını; Lübnan, Suriye ve Filistin’de yetişen bir Yasemin turunden aliyor diye okumustum..
Yakinda actionman oyuncaklarinin da 'imam' versiyonu ciksa hic fena olmaz..

Sunday, January 29, 2006

Gunes'i kucaklarken..



Uzaktan akrabam olan Esin'in gunesi avuclarken yuzunde gordugumuz mutluluk ifadesi her baktigimda beni guzel koyume ve koyumun temiz insanlarina goturuyor..
“Beynindeki tumorden bana ne…! Zihninde tumor olmasin yeter ki…!”

Tuesday, January 24, 2006

Kuyu..

Yusuf'u kaybettim Kenan ilinde Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz Bu ne yaredir ki çare bulunmaz...
....................
leyla sevmek hostur ama mecnun olmak baskadir

sarap icmek hostur ama ayik olmak baskadir

yare varmak hostur amaa, yaren olmak baskadir

ates olmak hostur ama, yanik olmak baskadir

asik olmak hostur ama, sadik olmak baskadir..
.....................

Leyla / Ömer Hayyam

Leyla isteyen,mecnun olmalı
Kendinden de,dünyasından da geçmeli
Aşıklar sofrasına davet edildiginde
Ben körüm,ben tokum diyebilmeli

Saturday, January 21, 2006

Film, Film, Film

Organize isler Londra'yada geldi..Cumartesi gunu seyrrettim..Cok fazla beklenti icerisinde gitmedigim iyi olmus..Filmin en guzel yani gurbette yasayan bizler icin Istanbul manzaralari idi..Bu goruntuler disinda filmin hic bir yerinde korku ya da heyecan hissedemiyorsunuz..akiciligi yok, farkli bir konu islenmemis..

Sinema'dan cikarken komedi, macera, romantik korku filmi mi? anlayamadim..Cem Yilmaz ve Yilmaz Erdogan ikilisinin oynadigi bir filmin kahkaha bombardimani olmasini isteriz ama beklenildigi kadar komik degildi.. sadece bazi sahnelerde gulmem gerekiyormus gibi hissederek guldum diyebilirim:)
Filmde rol alan Umut isimli kizin en sonunda iki ceteyi nasil plan kurdugunu ve bulusturdugunu daha detayli anlatabilirlerdi..Cok net degildi o bolum..

Sonunda Yilmaz Erdogan'in nefret ettigi eski esi ile birlesmesi de husran oldu benim icin..Turk filmi seyrettigimi unutmus bir an farkli son ile biter diye hayal etmistim..Cem Yilmaz filmin basinda ve sonunda cok az oynamis hesapta ciddi rolde ama en cok ona guldum.. Farki adam dovme teknikleri komikti dyebilirim:)
Bu film yonetmen ve oyuncular sayesinde seyrediliyor ve para kazaniliyor.Kisaca hatirda kalan bir konusu yoktu ama yinede seyretmezseniz pek bir sey kacirmazsiniz, seyrederseniz de cok fazla pisman olmazsiniz...

Theimam'i sinemaya geldiginde gidemedigim icin bosuna uzulmusum..Bilgisayara indirip izledim..Konu gercekleri anlatsada husrana ugradim..Esref Ziya oyunculugunu gelistirmesi lazim..Film pat diye bitiyor, reklam arasi gibi..the end yazisindan sonra insan dusunce alemine dalmak istiyor....

Friday, January 20, 2006

Erol Evgin'den

Herkesin bir cocukluk aski olmustur herhalde..Benim cocukluk askim Erol Evgin idi..Bir gun peruk taktigini ogrendgimde bir anda sogumus TV ekranlarinda gordugumde kafanmi cevirmeye baslamistim..Seneler sonra tekrar dinliyorum..Soyle diyor;

Ben Imkansiz Asklar Icin Yaratilmisim


Bir yumak sarar gibi geçtim acılardan
Bir kilit yüreğimde, bir demir kapı
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerlerdeyim
Belki de aşk dediğin erişilmez olmalı...

Ben imkansız aşklar için yaratılmışım
Ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı....
Kayboldum kuytusunda yalnızlıkların
Yaşadım en karasını sevdaların

Sensizlik bir ok gibi canıma saplanlamalı
Coşmalı yanardağlar, kasırgalar kopmalı
Aşkın bir zehir gibi kanımda dolaşmalı
Elbette aşk dediğin böyle olmalı

Ben imkansız aşklar için yaratılmışım
Ne kavuşmayı bilirim, ne unutmayı...
Kayboldum kuytusunda yalnızlıkların
Yaşadım en karasını sevdaların

Sunday, January 15, 2006

Gokten 3 elma dustu..

Gokten uc elma daha dustu:

Birincisi, bildigini bilinebilecek son zannetmeyenlere.

Ikincisi, umit ve umitsizlik arasinda gucunu yitirmeyenlere..

Ucuncusu ise bilgi, akil ve sevecenlikle cevresine isik verenlere...

Yemeklerden Sonra Yapilmamasi Gereken 7 Sey!!

Bloglarda bir cok kisi yemek tarifleri, muhtesem hazirlanmis masalari yayinlarken ben de yemek sonrasi dikkat etmemiz gerekenleri yayinlamak istedim..Tam tesekkullu hazirlanmis sofralarimin ben de resimlendirip burada sergileyebilirim ama bulan var bulamayan var diye gerek gormuyorum acikcasi..neyse yedigimiz ictigimiz biz de kalsin:)

Az yemek, az icmek, az uyumak, bir de az konusmak ve az internet sadece cok okumak gerekli diyorum..

Yemeklerden Sonra Yapilmamasi Gerekenler
Sigara icmeyin: Uzmanlarca yapilan deneyler, yemeklerden hemen sonra icilen bir sigaranin 10 sigaraya esdeger oldugunu kanitlamistir.

Hemen meyve yemeyin: Yemeklerin pesinden yenen meyveler midenin havayla sismesine neden olur.

Cay icmeyin : Zira cay yapraklari yogun asit icerir. Bu madde tukettigimiz gidalardaki proteinin hazmini zorlastirir.

Kemerinizi gevsetmeyin: Yemekten sonra kemeri gevsetmek bagirsaklar uzerinde istenmeyen basinc farkina ve istenmeyen sonuclarina neden olur.

Banyo yapmayin - Denize girmeyin: Banyo yapmak ellerdeki, bacaklardaki ve vucuttaki kan akisini hizlandirir, boylece mide cevresindeki kan miktari bu durumda azalir. Bu da midemizin sindirim sistemini zayiflatir. Dolasim bozuklugu hizli dokularin beslenmesini engeller ve sok nitelikli sonuclar dogurabilir.

Yurumeyin: Insanlar cogu zaman, yemeklerden sonra 100 adim yurumek 99 yasina kadar yasamanizi saglar derler. Gercekte bu dogru degildir. Hemen yurumek sindirim sisteminin aldigimiz gidalardan besinlerin emilimini engeller.

Hemen uyumayin: Aldigimiz gidalar yeterince sindirilemez. Bu durum bagirsagimizda gastrit ve enfeksiyona onderlik eder.

Tuesday, January 10, 2006

Nice Sinavsiz Bayramlara!

Sevdiklerimiz ile birlikte nice bayramlara...



Bir yari siddik anlar halden, ask dersini alir gulden, hic riyasiz tam gonulden, sevenlere selam olsun...

Sunday, January 08, 2006

Bir pazar sabahi

Eskiden pazar gunleri uyandigimda kahvaltida yumurtali ekmek, rafadan yumurta, kizartma mi yapsam yoksa annemlere gidip hep beraber yesek ya da ormana mi gitsem diye dusunurken bu sabah gordugum ruyanin etkisiyle gozum dolu uyandim..Arefe ve bayram gununu sinav ile gecirecegim icin mi yoksa nedenini bilmedigim bir heyecan kapladi icimi..Hayirlara cikar insaAllah..
Sinavlar da gecer, hersey gecer, neler gecmedi ki..buda gecer ..
buda gecer, buda gecer
alismalisin
hemen karar verme sabret buda gecer
dayanmalisin
boyle kalmaz zamanla duzelir elbet
buda gecer buda gecer
alismaliyiz dayanmaliyiz dayanmaliyiz
hayat gonlunce olmaz yaniliyorsun
omrun yaslada dolmaz buyutuyorsun
gul gec birseyin kalmaz ne duruyorsun....

Saturday, January 07, 2006

Ben sensiz ve sen bensiz ..

Ben bir garip dervisim, geceler boyu yalnizligimi dile getiren
Sonuclarin ve nedenlerin icerisinde zaman zaman bocalayip duran
Hisleriyle hareket eden, hislerinin izlerini takip eden,
Gonlumun derinliklerine bir yol bulmak istiyorum umarsizca..
Kendi basima, yalniz yapayalniz bir yolculuga cikmak..
Herseyden uzaklasmak bazen, nedensizce sebepsiz..
Bir ben olmak istiyorum "ben" siz..
Sonuclarini havale edecegim bir dayanagimin oldugundan bir an olsun habersiz olmamak
Ve bir diyara yolculuga cikmak,
Ayni bir dervisin, dostlariyla vedalasmasi gibi bir vedalasma icerisinde
Ve ben sensizlige yelken acmak istiyorum
Ben sensiz ve sen bensiz ..

Wednesday, January 04, 2006

Kisisel Gelisim mi?

Besinci Boyut'un 17. bolumu guzel mesajlar iceriyor..Gecmisinden, ailesinden fakirliginden utanan basarili ama bir o kadarda hirsli, bencil bir kadini anlatiyor..Kadin ise gidip gelirken surekli kisisel gelisim adina bir kaset dinliyor..dinlediklerini aynen tekrarliyor, ezberliyor akabinde hayatina uyguluyor..kaset soyle diyor;
"sen hayatin merkezindesin, en onemli sey sensin, kendi hayatin senin ellerinde, sen en iyisisin, gercekte varolan sadece sizsiniz, sizin disinizda hic bir sey sizin kadar onemli degil, kendinizi sevin, en cok kendinizi sevin"

Ne tuhaf, insanlari gelisim adina surekli bencillige ve kibire itiyorlar, kendini seven baskasini sevemez, nefsini kendine bas taci yapan butun varliga ilgisiz kalir, her olayin merkezine benlik konulunca insan duygularini ve mantigini yitirmis bir celiski yumagi olur, ezebildigini acimasizca ezer, menfaaetleri karsisinda da ezilebildigi kadar ezilir, hayati hep mucadele gorur, surekli vurusur birileriyle, halbuki alem yardimlasma ile ahenk bulur ancak bunu goremez!!!

Tuesday, January 03, 2006

Esma'nin sanat calismalari!


Bu Esma'nin ilk kara kalem ile oynamaya basladigi zamanlarda cizdigi bir resim..Dosya, kitap, defter, ne kadar bos kagit varsa, hatta sandalye bacaklarina kadar cizdi benzerlerini:))


Bu tablo su an annemin salonunun duvarinda asili..Esma yenisini yapmayi dusunuyor, bunuda muhtemelen ben kapicam:)


Bu muhtesem sato ise son calismasi..Vesikalik bir resimden hayal gucunu kullanarak cok farkli cizimler cikartti ortaya, masaAllah..insanin kalbi kipir kipir olunca boyle oluyor iste..bu kabiliyet ben de olsaydi grafiker olmak isterdim, ama olmayinca olmuyor...



Son resimde goruldugu gibi Esma'nin calisma odasi...Ellerine saglik guzel kardesim..:)

Sunday, January 01, 2006

Sense and Sensibility


Sinav stresi iyice sarmis olmali ki ders calismak disinda ne kadar acele olmayan is varsa onlar ile ugrasiyorum..Az once kuzenimin tavsiye ettigi 'sense and sensiblity' adli filmi seyrettim..Jane Austen'in romanindan sinemaya uyarlanmis.Senaryo 18. yuzyilda Ingiltere'deki toplumun yasayis, hal tavirlari ile birlikte 2 kiz kardesin askini anlatiyor..abla mantikli bir asik kardes ise cilgin romantik asik:))..18. yuzyil ingilizcesi oldukca agir oldugundan konuyu tam anlamak icin 2 kere seyretmek gerekebilir..
Ben cok begendim..romantik film sevenlere tavsiye ederim..kucuk kizkardes yani (kate winslet) askindan yataklara dusuyor ama sonunda mantikli bir secim yapabiliyor:)
Filmden bir sahne;
"Oh! Mama, how spiritless, how tame was Edward's manner in reading to us last night! I felt for my sister most severely. Yet she bore it with so much composure, she seemed scarcely to notice it. I could hardly keep my seat. To hear those beautiful lines which have frequently almost driven me wild, pronounced with such impenetrable calmness, such dreadful indifference!"
(Marianne yani Kate, Shakespeare kitaplarini elinden dusurmeyen siir gibi konusan bir kiz)

En cok sevdigim siir!

ne hasta bekler sabahi
ne taze oluyu mezar
ne de seytan bir gunahi
seni bekledigim kadar

gecti istemem gelmeni
yoklugunda buldum seni
birak vehmimde golgeni
gelme artik neye yarar..
Necip Fazil

Bu siirin romantizmine kapilmamak mumkun mu? Bu kadar uzun cok uzun bekleyen varmidir acaba? bu bekleyis aski oldurmez mi? Ya bu bekleyiste hayalinde yarattigi ve gercekte kavusamadigi sevgili? yasayan hangi insan bu hayali doldurabilir? uzun olesiye bekleyis sonrasi o sevgilinin kendiside gelse dolduramaz!!..