Tuesday, June 20, 2006

Gonul Penceresinden..

Bir es esinin gozune sevgiyle baksa, gunahlari sararip dokulen sonbahar yapraklari gibi dokulur gider.

Bu hadisi hatirlatan Vehbi Vakkasoglu hocamizdan Allah razi olsun.

Cumartesi&Pazar Londra'da konferans verdi. Sohbetini aklimda kaldigi kadari ile yazacagim insaallah. Konu sevgi uzerineydi. Hocamiz konusmasini dinleyicilere bir soru sorarak baslatti.

Bilene kitap hediye edilecekti ancak soruyu cevaplayan cikmadi.

Soruyu bilene buradan kitap armagan edemem ama en son postuna 3 yorum yazma sozu verebilirim:P

Soru; Peygamber Efendimiz (s.a.v) yerken, icerken, savasirken kisaca yasarken sevgiyi temsil etmistir.

Bu durumda efendimiz uzumu yerken sevgiyi nasil temsil ediyordu ?

14 comments:

Hayâl said...

Efendimiz(s.a.v) üzüm yerken salkımın en altından başlarmış ve salkımı tamamen bitiremediği zaman yediği kısmın çöpünü koparır atarmış. Böylece üzüm salkımı artık gibi görünmez ve başka bir misafire daha konabilirmiş...Bu davranışta sevgi içinde sevgi görünüyor bence...

Nimete sevgi=atılmasına engel oluyor

yaradana sevgi= israf etmeyerek ve

insanlara sevgi= kendisinden sonrakileri de düşünerek

Acizane görüşlerim...Bilmem doğru mudur?

Anonymous said...

hayırlı günler herkese benim blogum yok zaten

: )

malesef soruyu bende bilemedim

: (

ama hayalin görüşüde doğru gibi geldi bana

cevabı sabırsızlıkla bekliyorum

Anarshi

Bâd-ı Sabâ said...

- İnsan üzümün yenilmek için yaratılmış olduğunu bilir ve üzümü yemek sureti ile ona bir iltifatda bulunur, böylelikle sevgisini de ifade eder.

...diye düşünüyorum, tabi yorumlar farklı farklı olabilir, açıkcası Hayal'in yorumundan esinlenerek böyle bir çıkarıma ulaştım ben de; bakalım sizin cevabınız nasıl olacak :-/

***

Allah nasıl sevilir? sorusunu da sorabiliriz kendimize. İşlediğiniz mevzu, üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir konu diyorum.

Bâd-ı Sabâ said...

@ Tahin

"iltifatda"

Merhaba Tahin, bu kelimede bir yazım yanlışı var mı acaba? Ek halindeki "-de", "-da" yı yazarken sürekli hata yapıyorum. Dilimden kaynaklanıyor sanırım, şive meselesi :-)

Doğru şekli "iltifatta" şeklinde olacaktı sanırsam...

Anonymous said...

herhangi bir gıda maddesini yerken,bedeni Allahın yarattığı bir mahluk,emanet olarak görüp, emaneti korumak niyetiyle olabilir. buradada yaradılanı yaradandan ötürü sevmekden hareketle ,yaradana duyulan sevgi sözkonusu olabilir.

Anonymous said...

Üzümü yemeye başlarken bismillah demesi,yerken tefekkür etmesi,bitirince de elhamdulillah diyerek Allah'ı anması herhalde kainatın muhabbet üzerine cereyan eden anlayışına göre,sevgiyi temsil etmenin en bariz işaretidir.

ladybird said...

Cevaplariniz icin tesekkur ederim.

Efendimiz (s.a.v) bizim kadar uzum yemezdi. Hayal'in de yazdigi gibi salkimin altindan baslayarak ikiser ikiser koparirdi. Efendimizin her yaptiginda bir hikmet vardir dusuncesi ile bu durum sahabenin dikkatini ceker, nedenini merak ederler..

Efendimiz soyle cevap verir; "Salkima yakin olan uzumler daha tatli olur, alttan basliyorum ki, bir misafir gelirse ust taraf kalmis olursa hediye ederim."

Bu durumda hayal bir bucuk yorum kazaniyor ;)

Hayâl said...

Aaaaaa neden bir buçukmuş...Doğru yazmışım işte...Bana ne mızıkçılık yok :)

Aşk-ı Beka said...

bu hadiseyi duymuştum ben de , ne kadar güzel ne kadar latif değil mi ?..
Efendimizin a. s. m hayatı tamamiyle parlak , tamamiyle dolu dolu ..

Bize de onun gibi olabilmek nasip olur inşallah !...

tahin said...

Peygamber Efendimiz Aleyhisselam,
Bu dunyada kendisi yerine baskasini dusunmekten, kendisi icin istemeden once baskasi icin isteyemekten, baskasini kendisine tercih etmekten ve kendisini baskasi icin feda etmekten dunyada en cok zevk duyan kisi idi.

Hani nasil biz kendimiz icin, sedigimiz, istedigimiz herhangi bir seye sahip oldugumuzda mutluluk&haz duyuyorsak; O (Sallallahu Aleyhisselam) bu mutlulugu, kendisi degil de baskasi sahip oldugu zaman, baskasi icin kendisinden fedakarlikta bulundugu zaman duyuyordu.

O'nun bu infak ve fedakarlik sunnetini takip eden yuce Islam buyukleri, veliler, alimler oldu, oluyor ve olacaktir inshallah.
Ancak Efendimiz Aleyhisselam, daha Elest Meclisi'nde "Beli" diyerek Elest Meclisi'nde "Beli" diyerek, kendisini baskalari icin feda etmis ve hem "El fakhri Fahri" (Yoklugumla ovunurum) kavraminin lezzetini (Allah'in varligi karsisinda hic olma), hem kendisini baskalari icin feda etmenin lezzetini tatmistir.

O'nun bu fedakarlik, baskasini kendisine tercih etme, kendisini baskasi icin feda etme ozelligini az cok anlamaya, kavramaya basladigimiz zaman Efendimiz Aleyhisselam'i biraz olsun anlamaya baslamis oluruz inshallah..

Hatam varsa Allah affetsin..

tahin said...

Not: Yukarida yazdiklarim, Haluk Nurbaki hocamizdan okuduklarimdan, hatirlayip&toparlayabildiklerimden bir ozettir.

Siyah Zambak said...

Tam cevabı yazıyordum ki hayal benden önce yazmış:)

Anonymous said...

Sünnet-i Seniyeye ittibaa etmek hem dünya hem de ahiret saadetini kazanmanın tek yoludur.Böyle bir Peygamberin dininde olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır.Bunları yazıp bizlere hatırlattığınız için çok teşekkürler...

ladybird said...

hayal, salkima yakin olan uzumler daha tatlidir demeyi unutmussun ;)
en kisa zamanda yorumlari yazarim insaallah. ;D

Aşk-ı Beka,
efendimiz s.a.v.'in esine, cocuklarina, torunlarina olan sevgi ve muhabbetini dinledigimde/okudugumda, zamanimizdaki ailelere bakiyor ve cok uzuluyorum.

tahin, katkin icin Allah senden razi olsun.

siyah zambak ;))

ben tesekkur ederim mehmet bey..