Ey Nefsim! Sen bendensin.. ama ben senden degilim. Sen benimsin.. ama ben senin degilim. Zira sen farklisin, ben baskayim; belki bi’l-mecburiye seninleyim. – Peki oyleyse ben neyim?- O halde gel seninle birbirlerine muztar ve muhtac kalmis iki yoldas gibi hasbihal edelim ve dertlerimizi serhedip birbirimize, su kor dovusune bir son verelim. Ama musaade et, cani burnuna gelmis biri olarak once ben konusayim, sen dinleyesin. Begenmezsen, kabul etmezsin.. artik gerisini sen bilirsin:
Bakir isen bakirligina, gumus isen gumuslugune razi ol. Haline sukret; daha asagi da yaratilabilirdin. Zaten istesen de altin olamazsin.. yirtinsan da, dovunsen de. Bak; ama hic maddi-manevi israfa ve herhangi bir su-i istimale de girmeden, var gucunle calisir, cudhunu butunuyle ortaya koyarsan; mesela gumussen saf bir gumus olabilirsin. Aksi halde onu da kaybeder, curuyup bitersin.. ve geldigin yere donersin. Belki de ‘Ya leyteni kuntu turaba’ feryatlarina ragmen ona da cevrilmezsin.. cevrilmezsin de behaime bile hasret gidersin. Ama heyhat, sen ‘iste’sin!..
Her gun biraz daha.. yeniden yeniden gerileceksin; gerildikce yenileceksin; ve yenildikce de inkisaf edeceksin. Sancida biraz daha.. gozyasinda biraz daha.. ilimde-irfanda, geceleri ihyada biraz daha.. seccadeyi asindirmada, kalbi arindirmada biraz daha.. ‘Biraz daha, biraz daha!.’ derken yukseleceksin; daha derinlere.. daha derinliklere!. Kalbe, sirra, hafiye, ahfaya.. belki daha da otelere kadar yuceleceksin. –Ah su gunahlar! Ayaklara kramp, kalblere sekte ve ruhlara kelepce gunahlar…-
Guzel bir ruya gibi baslar aslinda pek cok sey. Ben sana soylemistim; bu kadar cok yeme diye. Bak iste boguldun kaldin yatak-yorgan icinde. Ne kadar sevap gecti soyler misin, bunca gevezelikten eline! Hem demis miydim sana: ‘Zinhar! Boyundan buyuk elbiseleri giymeye kalkma; palyacoya donersin sonra.. ve herkes guler sana, hatta ben bile. (Yoksa aslinda aglamali miydim?) Icine gurur-kibir mi geliyor; hemen …… in yolunu tut; sen nesin, nereden geldin ve nereye gidiyorsun? Cesedin bile senin degil ki, hasenat senin olsun’ diye.
Ah nefsim! Kendini bazen oyle erisilmez tahtlara oturttun ve oylesine havadan konustun ki; hayret etti sana cemadat bile. Lakin oyle degildi isin asli-astari, sen de biliyordun. Keske insanlara soylediklerinin onda birini yapsaydin.. yapsaydin; olacaktin. Yaziklar olsun (Allah korusun); hep baskalarina anlatma derdine durdun, eyvah ki kendini unuttun. Oysa ki, elbiselerine gosterdigin ozen kadar olsun, kendine ceki dozen verseydin; veli olurdun.. olurdun da, inan bunca kullara kulluktan kurtulurdun.
Basini cevirme, kulak ver nefsim sunlara! Kulak ver ki, anlayasin.. anlayasin ki, aglayasin.. aglayasin ki, yasayasin.. ve yasayasin ki, iki cihan saadetine ulasasin. Yirtiver kulaklarlarindaki zari ve idrak et! Hem sen soyle; ne zaman beni Hakk’a yonlendirdin!? Bir kerecik olsun elimden tutup seccadeye ilettin!? Ben ‘namaz’ dedim; sen ‘firar’ dedin. Ben ‘ilim’ dedim; sen oyun dedin. Ben ‘gunah’ dedim; sen ‘amma zevkli’ dedin. Ben ‘aman tevbe’ dedim; sen ‘daha gencsin sonra yaparsin’ dedin. ‘Mahser’ dedim; ‘sefaatciler cok’ dedin. ‘Yakarlar cehennemde’ dedim; ‘Allah’in rahmeti engin’ dedin. Isin dogrusu; ben ne dedimse, sen hep onun aksini soyledin, hep de mogojiyle karsilik verdin. Evet bir kerecik olsun beni Hakk’a kulluga cagirdin mi, soyler misin!?
Ama gocunma yine de, su sozlere muhatap olusundan oturu. Sen yaralisin, ben de perisan. Hallesiyoruz iste senli benli. Basklarindan isitseydin cok mu kabullenecektin yani! Izin verir miydi sendeki enaniyet sanki! Hem nerde sende o hakperestlik, heyhat!.. nerde gercekler onunde vakkaf olma adaleti!.. Lakin su da bir gercek ki; Hakk’a giden en cami’, en sumullu ve en kisa yol da yine senden geciyor, ne yapayim meclubum sana.. ve sana katlanmaya.. hem sen de muhtacsinana ve bana dayanmaya, oyle ya!
Dinle ey dost(?)! Dinle ki seninle gecinmeye mecburum; Senden Rabbime yol vurmaya hem memur, hem de mahkumum.
Nefsim! Biliyorum, benden nefret ediyorsun. Aslinda ben de seni seviyor degilim. Neylersin ki gecinmek zorundayiz birlikte. Madem oyle , gel anlasalim; sen bu dunyada kanaat et helal dairesiyle; otesinde ne istersen iste cennette. Hem keyfemayesa bir hayatla, kendine zulmetmis olmuyor musun aksi takdirde! Ne dersin var misin? -…………- Duyamadim, ne diyorsun? ‘Tamam, pes. Kumandan sensin’ mi diyorsun?!
Sukut ikrardan gelir; o zaman ver elini anlastik dostum(!).
Musa Hub
‘Bir kalbin Alinyazisi’ adli kitaptan alintidir.
Friday, November 24, 2006
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
7 comments:
Güzel bir yazı.
Özellikle 3. paragrafta geçen gerilme ve sancı bahsi, bana vakti zamanında çok daraldığım bir anı hatırlattı. Öyle bir an yaşıyorsunuz ki, koca dünya dar gelir gibi oluyor insana ama ondan sonra görüyorsunuz ki, belki o dönem kişiliğinizin üzerine yıllardır koyamadığınız bi çok şeyi, o sancılı dönemde koymuşsunuz. Ve çile(eğer bu çile ise)nin insanı nasıl olgunluğa erdirdiğinin, bizzat şahidi oluyorsunuz.
Eninde sonunda gidilicek yer belliyse, insan(nefsim) neden bunu görmezlikten gelir, nasıl bu kadar vudumduymaz olabilir ve niçin varoluş gayesine tezat bir hayat sürüp gider.
Ve niçin, niçin hayatını buna göre endeklemez ve hayatını buna endeksleyen, yaşamının temeline bunu koyan insanlara anlayış göstermez.
Rabbim hayatının temeline onun emir ve yasaklarını koyan kullarından olmayı nasip etsin, Ve nasiplilerde de...
Amin.
Yaziyi begenmenize sevindim. Musa hocanin sohbetleri de cok feyzlidir. Nefsimizi karsimiza alip konusmamizi tavsiye ederdi. Kitabini okurken bu bolume denk gelince buraya da aktarmak istedim..
Seytan oklarini surekli kalbimize atmakta, nefsimizle kendimizi basbasa birakip kendimizi bir sey samamizi sagliyor. Buyuk cihad insanin kendi nefsi iledir. Bilirsiniz Nefis 7 mertebede anlatilir. 3 tanesi cismani hayata hakim olan diger 4 de ruhani hayata..
Nefs-i Levvame; insanin cirkin seytanin isteklere tabi olmasi.. Kurtulmanin caresi tersini yapmaktir..
Mutmainne; Kotuluk yapip vicdanin azap duymasi, sikintiya sokmasi..
Radiye; Butun gercekleri biliyor, gunhalara daliyor ve geri cekiyor..vs vs
Bu sekilde basamak basamak anlatiliyor. Sayet insan nefsinin Emmare kademesinde temizlenmedikce 2. basamaga cikamaz. Ruhun Allah'a ulasmasi yolunda rol oynayan nefsimizin kolesi olmamamiz duasi ile..
Amin.
Anladığım kadarıyla siz bu kitabın sahibi, hocaefendinin sohbetlerine de katılıyorsunuz. Kendisi Türk mü?
Seyr-u Sulûk bahsine gelince; nakşibend-i geleneğinde bu yedi evreden son 4 ünün keyfiyet farklılığı olduğu da sölenir. Yani mutmainler zaten kurtuluşa erenlerdir. Sonrası; Raziye, Marziye ve Safiye olarak sıralanır. Safiye'lik mertebesinde artık, Rabbin; ben o kulumun gören gözü, tutan eli, duyan kulağı olurum, ayet mealinin tecelli ettiği anlatılır. Ayrıca bu Kutup'luk ve Gavs-ı Azam'lık makamıdır. (Üçler,Yediler,Kırklar)
Bunların her dönem sayısının değişmeden kaldığı anlatılır. Yani her devir de Kutup'lar, Evliyalar ve Allah dostları, Nefs-i Raziye, Nefs-i Marziye ve Nefs-i Safiye lerin olduğu aktarılır.
Cüneyd-i Bağdadi şöyle der;"Çarşı da pazarda nice görüsünüz ki, onlar batînda Allah'la beraberdir."
Kim bilir belkide çevremizde gördüğümüz nice insan vardır ki, Allah'ın velilik makamına ulaşmış ve onla beraberdir, fakat biz zahirde onu, dünya ile meşgul görürüz.
selamlar
Evet dogru sevgili uzak. Musa hoca Tr'ye kesin donus yapti. Kendisi Turktur.
Kul ile Allah arasında dört deniz vardır. Kul bu denizleri geçmeyince Allah'a ulaşamaz. İlk deniz dünyadır, onun gemisi zühddür; ikincisi, halktır, Onun gemisi uzlettir; üçüncüsü nefistir, onun gemisi dileğini reddetmektir; dördüncüsü İblis (şeytan)tir, onun gemisi kendisini düşman bellemektir. (Cüneyd Bağdâdî)
s.a blogunuz çok güzel maşallah...herşey mevcut,çok güzel şeyler sunmuşsunuz...ben de yorumumu en sevdiğim kitaplardan birinin altına yazmak istedim....Allah a emanet olun...
aleykum selam adas :)
ladybirdler ucusuyor burada :) Ne guzel.. Guzel dusuncelerin icin tesekkur ederim. Musa hocanin kitabini okumana sevindim. Diger eserleri de cok guzel. Ikindi Kanavicesi adli kitabini okumus muydun?
Gorusmek dilegi ile. Sen de Allah'a emanet ol.
Lyd Bird,
Tesekkur ediyorum, bu guzel yaziyi paylastigin icin, bir kere daha okumus oldum Musa Hub'un bu yazisin. Bende Bir Kalbin Alinyazisi var, fakat bahsettigin Ikindi Kanavicesi yok. Timas'tan soruyorum, onlar da stoklarda kalmadi diyorlar. O kitabi nasil bulabilecegim mevzuunda bana yardimci olabilir misin? Bir de Musa Hub hocaya ulasabilir miyim, mail adresi var mi sende? Yardimci olabilirsen sevinirim...
Tekrar tesekkurler
Post a Comment