gecen gun arkadasim ile hayat ve hayatin yuku uzerine konusuyorduk. insan hayatın hiç bir yükünü taşımıyor ama taşıdığını zannediyor dedi arkadasim ve devam etti.
dünyayı bir gemi olarak düşünürsek, insan bu gemide bir yolcudur... ruhlar aleminden dünya gemisine gönderilirken de eline bir bavul verilmiştir... işte hayatın yükü dediğimiz şeyler o bavulun içindedir... tüm sıkıntılarımız, endişelerimiz, kaygılarımız vs ne varsa o bavulun içindedir. tüm yolcular gemiye biner ve bavulunu bir kenara yerleştirirler... yalnız bir kişi elinde taşımakta ısrarlıdır diğer yolcular merak edip sorarlar... "niçin bavulunu yere bırakmıyorsun" diye "benim gemiye itimadım yok" gibilerinden mantıksız bir cevap verir... oysa gemi batsa, bavuluyla beraber kendisi de batacaktır.. biz de yükümüzü gemiye teslim etmezsek, kendimizi o şefkatin kucağına bırakmazsak işte böyle sıkıntı çekeriz...
Bunun uzerine konunun gectigi kaynagi buldum. Okudugumda gonlum ferahladi...
Vaktiyle iki adam, hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup, nezâret eder; diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor.
Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et."
O dedi: "Yok, ben bırakmayacağım. Belki zâyi olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhâfaza edeceğim."
Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyâde iyi muhâfaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem, gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremeyecek.
Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divânedir diye seni tard edecek, ya 'Hâindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihzâ ediyor, hapis edilsin' diye emredecektir. Hem, herkese maskara olursun. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyâyı ve zilleti gösteren tasannuun ile, kendini halka mudhike yaptın; herkes sana gülüyor" denildikten sonra o bîçarenin aklı başına geldi, yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh! Allah senden râzı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum" dedi.
İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekâvet-i uhreviyeden ve tazyikât-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın..
Tuesday, November 07, 2006
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
10 comments:
yük! neyin yüküdür bu?tum yaşamın? yaşarken nasil bir yük edinebiliriz? bence..yük tamamlanmaıs,yarım kalmısların tümüdür.Birini seversin ama onunla birlikde bir yasam kuramazsin.Bu ask yarin kalmistir.Bir ise baslarsin ama engellerle karsılasirsin ve devam etmeyi degilde birakmayi tercih edersin.Cogu karar sana aittir,senin seçimlerindir.bu seçimler seni o olayin yada yaptigin herneyse onun sonuna kadar gotürür yada gütürmez ama şu varki her baslangicda zekice bir karar vermek gerekli eger sonu gorebiliyorsan başla.akillica demiyorum,zekice diyorum.akil sonucu goremez cunku.yarım kalmıs hersey insana bir yük getirir.bazıları bu yükü sorumluluk olarak düşünür yada yaşamın getirdigi sıkıntılar,zorluklar vs vs..gemiye bin binme yaninda bavul tasimamak gerek.firlat at yarin kalan herseyi hic bir seyin pesine takılıp yasami cehenneme cevirmenin anlami yok.Birisi seversin ayrilirsin yasam boyu onu dusunerek ve ahh lcekerek eski gunleri hatirlarsin.buda bir yük işte..oysa bitmisse bitigi yerde kalmaliydi.orda kes at.bitmis iste ne düşünüyorsun artik bavuluna koyup elinde ne taşiyorsun?..Ben bugun bir sey yaptim.yaptigim seye oyle sasirdimki..nerden bilebilirsin ve boyle bir yazi yazabilirsin lady? bazen sasirtabilirsin sen insani cunku bunu tahmin ediyormuscasina yasadigim bir olay uzerine uygun bir yazi buluyorum blogunda..bugun ben cok ama cok uzun zamandir gormedigim birine rastladim.Hic konusmak istemeyecegim hatta onu gorme dusuncesini bile aklimdan gecirmeyecegim birine rastladim.Bulundugum yerden epey uzakta olmasina rahmen,onu gordum ve ona dogru yuriyerek yanina gittim ve konustum.Bu karsilasmayi dusuncemde planlamis olsaydim bunu asla yapmazdim.Biraz akilli olsaydim yine yapmazdim.Bilincsiz halde derlerya..bence tam tersi akilsiz oldugunda tum bilicn aciktir zaten..simdi dusunuyorum da belkide yuku gemiden denize firlattim ben..
SANMA Kİ GÜLÜYORSUN… SEN İSTİYORSUN, DUDAKLARIN GÜLÜYOR…
SANMA Kİ YÜRÜYORSUN… SEN İSTİYORSUN, AYAKLARIN YÜRÜYOR…
Engellerle karşılaşılmayan bir safhası var mı ki hayatın ? tüm yarım kalmışlıkları bir kenara bırakacak olursak, yaşamayalım o zaman… insan geçmişini belki terk edebilir… ama geçmişi onu bırakmaz… kara bir gölge gibi hep peşindedir… ondan kurtulamayız belki ama, onu değiştirebiliriz… çünkü dünü dün yapan şey bugündür… her yeni gün bir fırsattır insana hayata tekrar başlamak için sunulan… George Bernard Shaw der ki; “bugün hiçbir şey yapmadım da ne demek ? yaşadınız ya” bugün bir şeyler yapmalıyız gelecekteki dünler; ve gelecek günler için… hayat, sadece yaşadığımız şu andan ibarettir… “dün artık geçti… yarınsa henüz gelmedi” o halde günü neresinden kurtarsak kârdır bizim için….
Akıllı hareket etmek konusuna gelince, yaptığımız hareketlerin binde biri bile bize ait değilken, nasıl oluyor da her şeyi değiştirebilmek, hayatımızın istemediğimiz bölümlerini silmek hayalleri kurabiliyoruz ?
Her nefes alışımızda iki kez borçlanıyoruz Yaratıcıya… nefes alamasak ölürüz…. Aldığımız nefesi geri veremesek yine ölürüz… ciğerlerimizin kontrolü bizde mi ? kalbimizin, miğdemizin …. ? yemek yediğimiz zaman sindirmek için ekstra bir çaba sarfediyor muyuz ? hadi bedenimizi geçtik diyelim… ya yaşadığımız koşullar ? dünyamız güneşe biraz yakın olsa; ya da havadaki oksijen biraz fazla olsa yanardık… biraz eksik olsa donardık… saatin içindeki çarklar gibi, hayat çarkının dönüşünü sağlayan çarklar yerleştirilmiş, düzenek kurulmuş… biz de bir çarkız saatin içinde fakat tek farkımız bilinçli bir çark olmamız… kendi bilincimizin farkında olmamız… “insan hayatı kuran değil, seyredendir” diyor bir terapist…
Hani sinemaya gidersin, sana ayrılan koltuğa oturur filmini seyredersin ya ? biz de hayatın içindeki gerçek yerimizi bulmalı, onu aramalıyız… ve üçüncü bir gözle bakmalıyız perdeye… çünkü filmin içindeyken filmi seyre çalışmak ancak üçüncü bir gözle mümkündür…
inannilmaz ladybird... bir ilahi icin agradim ve senin blog böyle buldum...inanilmaz....
yarim türkden...
''Akıllı hareket etmek konusuna gelince, yaptığımız hareketlerin binde biri bile bize ait değilken, nasıl oluyor da her şeyi değiştirebilmek, hayatımızın istemediğimiz bölümlerini silmek hayalleri kurabiliyoruz ?''....demissin.senin hayatinin kontrolu sende degilmi?seni baskalarimi yonlendiriyor? dusuncelerini baskalarimi olusturmanda yardim ediyor? kararlarin baskalari tarafindami veriliyor?hayatini istedigin sekilde yonlendirme yetkisi sende degilmi? ee ozaman bu hayat senin degil.senin degilse elbette degistirebilme gucune sahip olamazsin.hayal kurmak da ne demek? zaten yasarken gunluk olaylarin getirdigi sorunlarla dolup tasan kafani birde hayal kurarakmi yoruyorsun?..3. goze de bir seyler soyliyim hemen.3. gozun nerde oldugu kisiden kisiye gore degişir.kendi 3.gozunun nerde oldugunu bilmek istiyorsan..gece derin uykuya dalmadan once biraz farkinda ol.gozlerin şaşılasacak ve ve alnının ortasinda bir yerde birlesecek.derin uykuya dalmadan once gozlerinin yukari dogru birlestigini hissediceksin.o nokta senin 3. gozunun nerde oldugunu soyler.cunku sen ruyani o noktada gormeye baslarsin.eger bunla ilgili bir calisma yapmissan o nokta daha asagiya iner.ama asla iki gozunun hizasinda olmaz.derin bir uyku ve ruya gormek istemiyorsan gozlerin birlestigi anda gozlerini asagiya cek.birlesmeyi engelle..bilincin acik bir uyku uyursun ozaman.bedenin uykudadir ama bilinc tamamen aciktir.hersesi duyabilirsin.ruya gormezsin .istersen gor tabi ama ruyani kendin bile kurgulayabilirsin.bence 3. gozu acmanin ilk baslangicidir bu.ama once su insani ivir zivir seylerdende kurtulmak gerek.hirslar,kiskancliklar,ladynin yazdigi gibi yükler,yarim kalmisliklar,aliskanliklar vs vs..Dogdugumuz andaki gibi saf olmak zor biraz..yaslandikca temizlenip yeniden bebek haline donmek icin cabaliyoruz ya..keske oldugumuz gibi kalsaydik olmazmiydi? tum ömür birseyleri ogrenmek,onlari kazanmak sahip olmak ,ardindanda herseyi silmek,unutmak , yeniden basladigin yere geri donmeye calismakla geciyor.iste hayat bu.
yük aynı zamanda cennete geçebilmenin bedelidir bana göre...cennet bedava değil,hiçbir şey de sebepsiz değil.tüm bunlar sınavı hakkıyla geçmeye ve gemi hayatında hep tevekküllü olmaya yarıyor...O'na varan yollar hep masmavi denizler kadar ferah ve açık olsun inşallah...
sigren konunun çok dışına çıkıyorsun arkadaşım... eğer yorumuna tam bir cevap yazacak olursam, ben de senin gibi konunun dışına taşmış olurum... benim niyetim seni rencide etmek değildi... öncelikle burada anlaşalım... asla da böyle bir niyetim olmaz... bu yorumda sorduğun soruların cevabını zaten ilk yorumumda kısmen açıklamıştım... sen tümünü okumadın sanırım... detaylara inecek olursak kitap yazmak gerekir :) ama çok kısa değinmek istiyorum bir noktaya...
hayatın kontrolünün sende olması başka şey, hayatın sana ait olması başka şey, sen başka şeysin... bu üç unsuru birbirinden ayırt etmek gerekir önce... madem hayat senin, hayata gelirken doğduğun yeri kendin mi seçtin ? anneni babanı kendin mi seçtin ? bedenini kendin mi seçtin ? ilk yorumumda ne demek istediğim tam olarak anlaşılmamış sanırım... beni başkaları yönlendiriyor demiyorum... bilindiği gibi cüz'i irade denen bişey vardır... hayatın kontrolünün çok küçük bir kısmı bizim irademize bırakılmış... onun dışındaki hiç bir şey bize ait değil fakat, "cüz'i irade de, külli irade etrafında döner" (BSN)
yarim kalanlarin ardindan insan pek cok sey ogreniyor. her iliski insana yeni tecrubeler kazandiriyor. her gecen gun buyuyoruz.. yasayarak, hatalarimizla, dogrularimizla hayati ogreniyoruz. yeni baslangiclarda eskilerden ogrendiklerimizle daha akillica hareket etmeye calisiyoruz.
iliskilere sadece duygusallikla baslanmaz. baslanirsa bir araya geldiginde kisinin karakterini cozdugunde husrana ugrarsin. cunku gercek beklentilerin gerceklesmez.
tamamen mantikla da baslanilmaz cunku karsi cinse karsi duygu kivilcimlari olmali..erkeklerin kendilerine mubah gorduklerini bayanlara gormedigini goz onunde bulundurmak icin duygu ve mantik dengesini iyi kurmali.
sigren, senin anlattigin karsilasma ve yanina gidip konusma olayinda zeka akil degil de tamamen duygusal hareket etmissin. mantigin devre disi kalmis. yaniliyor muyum?
bilseydin oncesinde duygularini bastirabilirdin belki. mantik cercevesinde hareket ederdin.
ben de benzer bir tecrube yasadim gecen hafta. bir karar aldim fakat karar alma oncesi asla asla asla diyerek konu hakkindaki kararliligimi dile getiriyordum. fakat kendime yenik dustum. ilk basta yorumum boyleydi ancak sonra dusundugumde simdiki aklim ile olmasi gerekeni yaptigimi anladim. cok yonlu dusunerek karar aldim. ve o yolda yuruyorum simdi. ben de bavullari gemiye teslim ettim..
Anonymous, inanilmaz olan nedir?
amin ecemsu amin..
hayaladam,
Katkilarindan dolayi sana da tesekkur ederim.
Post a Comment