Saturday, May 27, 2006

İstanbul'un Fethi İstanbul'un Türkler tarafından fethedilmesi dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir. Çünük bu fetihle Bizans imparatorluğu ortadan kalkmış, ortaçağ kapanarak yeni bir çağ açılmıştır. 1071' tarihinde kazanılan Malazgirt zaferinden sonra Anadolu Türk ve İslâm yurdu olmuş, Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra da Trakya ile Balkanlar Türk hakimiyetine geçmişti. Türkler hakim oldukları ülkeleri emperyalistler gibi sömürge yapmamışlar, idare ettikleri yerlere ilim ve medeniyet götürmüşler, ülkeleri adaletle yönetmişler, başka dinlere mensup halkın dini inançlarına saygılı olmuşlar, kimseye zulüm ve haksızlık yapmamışlardır. Bu yüzdendir ki Türklerin yönetimindeki ülkelerde değişik dinlere mensup insanlar, yüzyıllarca huzur ve güven içinde yaşamışlardır. Anadolu, Trakya ve Balkanlar Türk idaresinde olduğu halde İstanbul surları arasında sıkışıp kalan Bizans imparatorluğu, Osmanlı devletinin güvenliği bakımından tehlike oluşturduğu gibi ülkenin toprak bütünlüğüne de zarar veriyordu. Bizanslıların Osmanlılar aleyhindeki faaliyetleri İstabul'un fethedilmesini zorunlu hale getirmişti. Esasen Peygamber Efendimiz İstanbul'un fethedilerek müslümanların eline geçeceğini bildirmiş ve onu fethedecek olan komutan ve orduyu övmüştü. Bu sebeple İstanbul'u fethetmenin müslümanlar için büyük önemi vardı. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: «İstanbul elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.» (144) Peygamberimizin gösterdiği bu hedefe ulaşmak ve müjdelediği kişi olabilmek için pek çok islâm kumandanı İstanbul'u kuşatmış, fakat almayı başaramamıştır. İşte genç yaştaki Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet, hem Peygamberimizin müjdelediği şerefi kazanmak, hem de devletin güvenliği için tehlike olan Bizans imparatorluğuna son vermek amacıyla İstanbul'u fethetmeye karar verdi. O güne kadar görülmeyen toplar döktürdü. Ordusunu çağın en gelişmiş silahları ile donattı. Bütün hazırlıklar yapıldıktan sonra 6 Nisan 1453 günü İstanbul'u kuşattı. Fatih, Bizans impartoruna elçiler göndererek: Şehrin kuşatıldığını, Türk ordusunun çok kuvvetli, hükümdarın azimli olduğunu ve teslim olmaktan başka çarelerinin bulunmadığını bildirdi. İmparator teslim olmayı kabul etmedi. Bunun üzerine Türk ordusu hucüma geçti. Fatih, o güne kadar hiçbir savaşta görülmeyen ve kimsenin aklına gelmeyen bir plân uyguladı. 72 parça gemi bir gecede karadan yüzdürülerek haliç'e indirildi. Bu durum karşısında Bizanslılar şaşırıp kaldılar. 29 Mayıs 1453 salı günü sabah erkenden kalkan Fatih Sultan Mehmet, ordusu ile beraber sabah namazını kıldı ve ordu hucüma geçti. Ulubatlı Hasan adındaki bir kahraman otuz arkadaşı ile surlara tırmanmaya başladı, 18 arkadaşı şehit düştü, fakat o, kalan diğer arkadaşları ile savaşmaya devam etti. Ulubatlı Hasan bir elinde kılıç, öbür elinde sancak olduğu hade nihayet Sur'un üzerinde tutundu ve sancağı oraya dikti. Ancak düşman tarafından atılan oklarla diktiği sancağın dibinde şehit oldu. Hasan şehit oldu ama diktiği sancak surun üzerinde dalgalanmaya devam eti. Onun ardından gelen Türk askeri birçok noktadan surları aşarak dalgalar halinde şehre girdiler. Sancağı surlara dikmeyi başaran ve onun dibinde şehit olan Hasan'ın vücuduna 30-40 kadar ok saplanmşıtı. Fatih Sultan Mehmet, Hasan'ın yanına geldi, başucunda dua okudu ve yanındakilere: -"Eğer sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim." dedi. Fatih öğle saatlerinde, yanında ileri gelen komutanlar ve bilginler olduğu hade muhteşem bir alayla İstanbul'a girdi. Böylece nice ordulara geçit vermeyen surlar, Fatih'in sarsılmaz inacı ve askeri dehası önünde çöktü. Çünkü Fatih'in ordusu, iman ile tekniği birleştiren bir ordu idi. Böyle güçlü bir ordu karşısında Bizans daha fazla dayanamazdı. Peygamberimizin müjdelediği İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmed'e ve O'nun kahraman ordusuna nasip oldu. Bu şerefi Türk milleti kazandı. İstanbul'un fethedilmesi ile Bizans imparatorluğu yıkılmış ve ortaçağ kapanmıştı. Artık bundan sonra Yeniçağ başlamış oluyordu. Fatih, İstanbul'a girince hristiyanların can, mal ve namuslarının güven altında bulunduğunu ve din hürriyetine sahip olduklarını ilân etti. İstanbul, fethedildikten sonra, kubbeler ve minareler şehri haline geldi. Bir ilim ve kültür merkezi oldu. Yüzyıllarca Osmanlı imparatorluğuna başkentlik yaptı. Bugün de Türkiye'ni en büyük şehri olan İstanbul, muhteşem tarihi eserleri ve coğrafi konumu itibari ile dünyanın incisi durumundadır. Ortaçağı kapatıp Yeniçağın açılmasını sağlayan İstanbul'un fethi, her yıl 29 Mayıs'da törenlerle kutlanmaktadır.

No comments: