Osmanlı medeniyeti; altı asrı üç kıtada kucaklayan, akl-ı selim, kalb-i selim, zevk-i selim sacayağı üzerine oturmuş bir denge, giyim, kuşam, yeme, içme, aile, mahalle ve şehir hayatıyla, insana saygı medeniyetidir. Osmanlı'nın aile, mahalle ve şehir hayatı, hoş bir nostaljinin ötesinde, insana insan olmanın zevkini ve keyfini doyasıya yaşatan bir güzellikler hazinesidir. Osmanlı medeniyeti kelimeler üzerine bina edilmemiş, güzellikler, hayatın bütün safhalarına işlenmiş ve yaşanmıştır.
Evlerin kapı tokmakları, penceredeki çiçeklerin gösterdiği mânâdan geri değildi. Kapı tokmakları çift halkadan müteşekkildi. Bunlardan, aslan başı motifli ve büyük olanı kalın, çiçek motifli ve küçük olanı da ince ses çıkartırdı. Eğer eve bir erkek misafir gelmiş ise, kalın sesli tokmağı tıklatır, içerdeki ev sahibi gelenin beyefendi olduğunu anlar, kapıyı evin beyi açar, bey yoksa mahremiyete uygun olarak kapı açılırdı. İnce sesli tokmağın sesi duyulmuş ise, gelenin bir hanım olduğu anlaşılır, kapıyı evin hanımı açardı..
Saturday, July 28, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
Hakiki medeniyet Osmanlıda. Yazıkki toplumumuzda revaçta olan batının mimsiz medeniyeti..
#
Osmanlı Medeniyeti diye hazırlanan bağlantı adresine açılan sayfada o kadar güzel manzûmeler var ki.. çok şükür, buraya kaynak belirtilmiş dedirtiyor 'lar bana.
* * *
Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn;
bu taraf, sanki bu halkıyla ezelden meskûn.
Bir afif âile sessizliği var evlerde;
örtüyor fakrı, asâletle çekilmiş perde.
Yahya Kemal Beyatlı
Post a Comment