Thursday, October 25, 2007

Mutlulugu Arayis..



Mutlu musunuz? Evet ise neden?

Hayir ise neden ?

Mutluluk nedir?

Surekli mutluluk var midir?

Yoksa gelip gecici midir?

Mutlu olmak elimizde midir?

Insanlar neyin pesinde kosuyorlar?

Goruldugu uzere yepyeni sorular ile geri dondum :P Olmasi gerekeni degil olani yazmanizi rica ediyorum.. Dileyen anonim de yazabilir..


12 comments:

Bâd-ı Sabâ said...

"Mutlu musunuz? Evet ise neden? Hayir ise neden ? Mutluluk nedir? Surekli mutluluk var midir? Yoksa gelip gecici midir? Mutlu olmak elimizde midir? Insanlar neyin pesinde kosuyorlar?"

# Mutluyum

Şu sözü hep beğenmişimdir: "Mutluluk varılacak bir istasyon değil, bir yolculuk şeklidir." Montesquieu

Mutlu olup olmadığı düşündüğüm zamanlar; bir şekilde kendimi mutsuz buluyorum.

Çünkü..

bir bakıyorum ki; ulaşmak, sahip olmak istediğim çok amaç var. Ama, maalesef bütün amaçlarımı gerçekleştirmek için o kadar da çok zamanım yok :)

Üstelik..

amaçlarıma giden yol pek meşakkatli.. bakıyorum ki; öyle haddi hesabı olmayan maddi bir gücüm de yok.

İşte..

isteklerimi karşılayamayınca mutsuz buluyorum kendimi: Demek ki, ne denli ulaşılması güç belâ arzu ve isteklerimiz olursa.. o denli mutsuz oluyormuşuz 'dur; aksi halde mutlu, ve huzûrlu!

Neticede..

Mutsuzluk seviyesi = Amaçlara olan mesafe. şeklinde, bir formül icat edebiliriz.

Mutlu muyum sorusuna gelince..

kimi zaman mutsuzum; büyük hayallerim var. Kimi zaman da mutluyum; ayaklarım yere basıyor.

Küçük küçük amaçlar ediniyorum kendime, bunlara ulaşınca da seviniyorum :)

Mesêla..

Beşiktaş'ın şampiyonlar ligi şampiyonu olmasına yönelik bir hayâle sahip değilim :P

Anlaşılan o ki,

Nefsimizin ihtiraslarına kul olmaz isek, sürekli bir mutluluk huzûr neşe hâlini temin edebiliriz inşâ Allah.

Bu da..

akıl nimeti ile sağlanabildiği sebebi ile, insana bağlıdır bir ölçüde.. mutlu olup, olmamak.

Anonymous said...

Ucuz araba kullan, ama alabilece�in en g�zel evi al.
Adam gibi � f�kra �ren.
Sevin�lerini sak�n erteleme.
E�ini �ok iyi se�. ��nk� bu se�im, mutlulu�unun veya bedbahtl�n�n y�zde 90��n� olu�turur.
Her g�n 30 dakika y�r�y� yap.
Her yemekten �nce ��kret.
Bir arkada��n�n s�rr�n� a�klamadan �nce iki kere d�n.
Maa� �ekini imzalayan ki�ileri asla ele�tirme.
Kaybedecek �eyleri olmayan insanlardan kork.
G�z�n�n �n�nde hep g�zel �eyler bulundur.
�ocuklar�n, adet kelimesini duyduklar�nda seni hat�rlayacak �ekilde ya�a.
Dinine ait kitab� tam anlam�yla okumak i�in kendine bir y�l s�re tan�. Kendini ve ba�kalar�n� affetmesini bil.
�lkyard�m� �ren.
Biri seni kucaklad�nda ilk b�rakan sen olma.
Her g�n alt� bardak suyunu i�meyi unutma.
Seni seven insanlar� koru.
Zor da olsa ailenle tatil yapmak i�in her�eyi dene. Bu tatildeki anlar, hayat�n�n en de�erli anlar�ndan biri olacak.
Kendine yap�lmas�n� istemedi�in hi�bir �eyi ba�kalar�na yapma.
Ba�ar�ya, i� huzura kavu�tu�un, sa�l�kl� oldu�un ve sevildi�in zaman� de�erlendir.
Ba�ar�l� ve iyi bir evlili�in iki �eye ba�l� oldu�unu unutma: �Do�ru insan� bulmak. Do�ru insan olmak�
Ebeveynlerini, e�ini ve �ocuklar�n� ele�tirmek istedi�in zaman dilini �s�r.
Sevimsiz olmayacak �ekilde ayr� fikirde olmay� �ren.
Cesaretli ol, hayat�na geri bakt�nda yapt�klar�n i�in de�il yapmad�klar�n i�in �z�leceksin.
�ok m�kemmel buldu�un bir fikri ba�kas�n�n engellemesine izin verme.
Keyifsizliklerini a��a vurma. - Nas�l bir duygu oldu�unu �renmek i�in 24 saat kimseyi ve bir�eyi ele�tirme.
Evlili�ini g�zelle�tirmek i�in her g�n bir�eyler yap.
�yilik dolu bir s�z� ve iyili�in etkisini asla k�mseme.
�ocuklar�n hakk�nda ba�kalar�na iyi bir�eyler s�ylerken, b�rak onlar da duysun.
G� sahip oldu�un mallarla ilgili de�ildir. Unutma.
�ocuklar�n� anlamaya �al� yarg�lamaya de�il.
Kalem ve not defterini daima yan�nda ta��.
Zaman ve kelimeleri bo� yere harcama. �kisi de �ok de�erli.
�nsanlar�n yapt�klar� olumsuz �eyleri de�il, ileride yapacaklar�n� d�n.
Senden az ya da �ok paras� olanlarla, paran hakk�nda konu�ma.
Bir�eyi elde etmek i�in �ok �aba sarfettiysen, tad�n� �karmak i�in zaman ay�r.
Birisinin kahraman� ol.
Neyi ve kimi destekledi�ini insanlara s�yle.
Sadece a�k i�in evlen!!!
ALINTI!!!!!

Anonymous said...

Öncelikle, böyle beyin fırtınası estirecek suallerle döndüğün için teşekkür ediyor ve "hoşgeldin" diyorum. Demek ki eski Ladybird işbaşı yapıyor, haydi hayırlısı. Meryemce'ye de hoşgeldin diyor, hayırlı uzun bir ömür diliyorum...
Sorularına gelince, öyle kolayca cevap verilebilecek basit sorular değil ama, cevabı imkansız da sayılmaz. Mutluluk veya mutsuzluk, soyut kavramlar olduğu için, onları gözle görülür bir şekilde tarif edip, " bak işte ben mutluyum" deme imkanı yok. Ancak hissedilen ve yaşanan bir haldir. Hayat akan bir su gibidir. Akar su her zaman berrak olarak akmaz. Kaynağında çıktığında temiz ve berraktır ama, aktıkca dışardan karışan atıklar bu suyu kirletebilir. Veya yağan yağmurların getirdiği seller de temiz suları bulandırır.
İnsanın mutluluğu da, hayatına karışan atıkların ve sellerin miktarına göre değişir. Dikkat ederseniz, en mutlu insanlar çocuklardır. Çünkü onlar hayatın kaynağına daha yakındır. Suları henüz kirlenmemiştir. Gençlik çağına adım atınca onların da hayat ırmakları bulanmaya, gönül denizleri dalgalanmaya başlar. Bir çok genç, mutsuzdur. "NEDEN" diye sorduğunuzda size bir çok gerekçe sayarlar. Halbu ki bunların bir çoğu mutluluğa engel olacak ciddi nedenler değildir ama onların bakış açısı hayat algılaması öyle göstermektedir.
Peki, insanlar yaşlandıkça daha mı mutsuz olurlar? Hayır öyle bir yaklaşım hem insana, hem de hayatı veren Rabbimize karşı bir haksızlık olur. Evet sular aktıkça kirlenme riski artar ama, insanda bir de akıl,kalp, izan ve idrak gibi ARITMA cihazları vardır. Kalpte iman filitresi, akılda idrak süzgeci, gönülde sevgi ilacı istimal edilirse, hayatı ırmağının her zaman temiz akması sağlanabilir. İşte insan da o zaman mutlu olarak bu sularda huzur içinde seyreder.
Şimdi soruları biraz daha kendime yönelterek cevap arayacak olursam, her zaman mutlu olabildiğimi söyleyemem. Bazen hayatıma karışan nefis ve şeytanın hain kepçeleri, bazen günahlarımın kirli atıkları, bazen dış etkenlerin akıl ve mantık süzgecini devre dışı bırakması, bazen de gönül denizinin dalgalanması sonucu sular bulanıyor. Kendimi mutsuz hissetmeye başlıyorum. Ama arıtma cihazlarımı devreye sokunca, çok mutlu oluyorum.
Öyle ya, Cenab- Hak beni mahlukatın en şereflisi olan insan olarak yaratmış. Bu şerefe sahip olmak bile, tek başına ebedi mutlu olmak için yeterlidir. Bir böcek, bir yılan, bir tutam diken veya bir taş parçası olarak da yaratabilirdi. Ama insan sıfatını bana layık görmüş, onun için şükreder ve mutlu olurum. Sonra, akıl gibi bir nimet vermiş. Onunla hayatın güzelliklerini fark etmemi sağlamış. İşte bir mutluluk nedeni daha. Midem için çeşitli tad ve lezzette gıdalar, ciğerlerim için tertemiz oksijen, gözüm için harika manzaralar, kulağım için güzel sesler yaratmış. Ve daha nice güzellikler vermiş. " Rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz" ....
Hayata, insana ve kâinata bu gözle baktığım zaman, mutlu olmamam için bir sebep yoktur. Ama günlük hayatta karşılaştığım zorluklar, acı ve elemler bazen bu mutluluğuma gölge düşürebilir. Onları da " bu da geçer yahu" diyerek savuşturmaya çalışırım.
Son not: Hayatın zevk ve lezzetin isterseniz, hayatınızı imanla hayatlandırın, feraizle süslendirin, günahlardan kaçınmakla muhafaza edin" ...İşte mutluluğun formülü

Anonymous said...

Sıkıldığında, cebindeki açılmamış şekerdir mutluluk...

Bazan saçının düzgün taranmış olduğunu hissetmektir mutluluk...

Mutluluk, en nefret ettiğin kişiye "seni seviyorum" diyebilecek kadar sevinçle dolmaktır.

Mutlu olmak için illa bir sebep aramamktır mutluluk...

Hiç bir şey bulamıyorsan, el açıp; "Allah'ım beni mutlu olanlardan eyle" diyebilecek kadar sığınmanın sıcaklığını hissetmektir mutluluk...

GG said...

mutluluk.. mut, umut.. hmm. bağ var sanırım.

en kolayından başlayayım soruların, "sürekli midir?" diyeninden. değildir, yani bakış açısına bağlı tabii ki ancak mutsuzluk, umutsuzluk olmadan zaten mutluluk diye bir kavramın farkedileceği şüphelidir sanırım. eşya zıddı ile kâimdir derler ya, o hesap. daim olsa idi mutlu olma durumu, olağan, sıradan bir şey hâlinde yaşanıp giderdi, yazık olurdu. ancak bu durum, mutsuzluk durumunda mutlu olamayacağımız anlamına gelmemelidir sanki, hani mutlu olunmasa bile şükür üzre olmak gerek. yapabilene aşkolsun diyelim :) unutmadan maşallah da diyelim :)

insanlar neyin peide koşuyor hm? ben bu soruyu hatırlıyorum :P *goes to history to remember her answer* hehe, hmm.. hah buldum, neyi istiyorlarsa onun :p evet, hayalimizde ne varsa ya onun peşindeyiz, ya da insanların bizi peşine ittiklerinin. ne kadar şuurluyuz seçimlerimizde? farkında mıyız hayattan ne istediğimizin? son günlerde kendime en çok sorduğum soru olmaya başladı "ne istiyorum ben?" henüz bulamadım, bulur gibi olmak mı var yoksa :)

mutlu muyuz efenim? en zoru bu, sona bıraktım. hayır desen olmaz, evet desen zaten olmaz.. biraz daha arayayım o halde, cevabı bulduğumda haberiniz olur zaten leydi hanımcığım :)

size ebedi saadetler dilerken yazıma birkaç nokta koymak istiyorum. sizi ve bebiş hanımla beraber tüm curcunaları öpüyor, sevgiyle kucaklıyorum...* xxx

*adı geçen noktalar :P

Anonymous said...

"Gölgen yok senin, ayak izlerin yok,
Neden mi?
Acılar barınmamışki sende.
Mutluluk yok, mutsuzluk yok." Edip Cansever

Mutluluk nedir diye sorduğumuzda hemen bir cevap veremiyoruz. O zaman mutluluk bazen birşeydir, bazen başka birşeydir. Yani konjonktürel ve görecelidir. Yine de bir cevap vermek gerekirse mutluluk özgün olmaktır, sen olmaktır, umursamadan bazen kalabalığın tersine yürümektir. Hayatta insanın kendisini gerçekleştirmesi diye birşey vardır. Başkalarının dayatmalarına maruz kaldıkça keyifsizlik artıyor.

Hangi alanda olursa olsun başarmak, yol almak insanı mutlu ediyor. İnsan bu, bazen tökezler, düşer. Ama esas olan düştüğü yerde kalmamaktır. Kalkıp yürümeye veya koşmaya devam. Koştukça düşeceğiz ama düştükçe ayağa kalkıp "bismillah" deyip koşmaya devam edeceğiz.

Emin olduğum birşey var ki o da mutsuzluğun en temel kaynağının günahlarımız olduğudur. İnsanı herhalde günahlardan daha çok ezen birşey yoktur. Bir arkadaşımızın yazdığı gibi kirlendikçe mutluluk azalıyor.

Mutluluğu gelecekte aramayalım. İnsan uzun emel sahibidir. Hayat biter umutlar bitmez. Yani her zaman peşinden koşacağımız birşeyler olur. Birisini yakalasak iş bitecek sanırız ama öyle olmuyor. O zaman yaşadığımız her anda mutlu olmanın gayreti içerisinde olmalıyız gibi geliyor bana.

Gülçin'in "Mutlu musunuz?" sorusuna verdiği içten cevabı çok tuttuğumu belirteyim: Hayır desen olmaz, evet desen hiç olmaz... Sanırım herkes öyle. Bazen mutlu, bazen mutsuz. Ya da biraz mutlu, biraz mutsuz.

Uzak said...

Selam.

Bende bişeyler yazmak istedim.
İçimden geldiği gibi.

Genel olarak yorum yapan arkadaşlar oldukça başarılı açıklamışlar, ve aslında mutluluğun manasına dair bir belirsizlik üzerinde durulmuş.

Gerçekten nedir mutluluk?

TDK sözlüğünde: “bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan doğan kıvanç durumu” olarak tanımlanmş. Ve şimdiye kadar sınırsız tanımı yapılmış.
O zaman göreli bir kavram gibi duruyor değil mi, bakalım ölemi.

TDK açıklamsında (Eğer bunu nesnel bir tanım kabul edersek) "eksiksiz ve sürekli" diye bir tanım kullanılmış.

Yani benim anladığım kadarıyla, size haz veren, çok mutlu eden bir olayın oluşması ve onun mutluluğu bitmeden başka bir mutlu hadisenin cereyan etmesi ve bunun zicirleme olarak devam etmesi yada özlem yada hazların birbirini tamamlayacak ve pekiştirecek bir kombinasyon oluşturması.

Bilmiyorum, bu fiziksel olarak mümkünmüdür, bunu başarmış bir insan varmıdır. Yada şuda olabilir, öyle bir olay yaşayacaksınız ki, o size eksiksiz, tarif edilemez ve sürekli bir mutluluk yaşatsın.
Aksi takdirde Türk Dil Kurumunun tanıma göre mutlu olmak mümkün değil. Kısa süreli ve gelip geçen sevinçler mutluluk sayılmıyor.

Doğruda aslında, bugün sevineceğim birşey, yarın hiçbir ehemmiyeti olamayacak bir şey ise, geçmişteki mutluluğun ne anlamı var.

O zaman şunun üzerinde durmak lazım belkide. Beni, uzun süreli, bir ömür boyu yani, mutlu edecek hadiseler nelerdir.

-Çevre
İnsanın çevresi onun üzerinde etkindir. İyi insanlarla donatılmış çevreye sahip olanlar, uzun süreli ve sürekli, bu kıvanç durumunu yaşayabilirler.

-Eğitim
insanın aldığı eğitim onu şekillendirmede etkin hadiselerden biri. Dolyısıyla Eğitimi, insanda oluşturduğu genel kültür, hayata bakış ve şekillendirdiği fikir yapısı ile ele alırsak, mutluluk için gerekli parametreler arasına girebilir. Burada sadece modern eğitim sistemi anlaşımamalı. yukarıdaki tanıma uyan her hadise eğitimdir aslında.

-Evlilik
Bununda çevreyle birlikte açıklanması düşünülebilir ama bunun ayrıca üzerinde durulması gereken bir durum olduğunu düşünüyorum.

Bütün bunların hepsi birbiriyle uyumlu içinde olursa "özlemler eksiksiz ve sürekli" yaşanır, galiba. Yani tanım ve tesbitlerden yola çıkarak böyle bir tanıma varabiliriz.

Selamlar

aeae said...

merhaba cicegi burnunda anne missgibibebek kokulariyla mutlu oldugunu düsünüyorum.Rana bebek cok ugrastiriyor heralde seni ugramiyosun..blogun misfir doldu tasti hatta bana bile geldiler hosgeldiler sagolsunlar.mutlulugun aramakla bulunmadigini düsünüyorum arayis icinde olmak yanlis .mutlulugun icinde bulundugun halden memnun olmak polyana oyunu gibi yani.kücük seyler insani mutlu edebilir.böylelikle mutluluk elimizde olur hemde sürekli,insanlarin icindeki boslululugu mutluluk adina biseylerde aradiklari asikar.ama bunu mutluluk adina olmamali yoksa tatmin edici olmaz cünkü sonsuz lezzet yoktur her lezzetin bir sonu vardir son gelincede mutluluk söner.harikasin nerden buldun böyle bi konuyu güzel beyin jimnastigi yaptirip özlü sözler cikardin benden :P hoskalmutlukalherdaim.

ladybird said...

Annem hep anlatir.. Dedem Eskisehir’e calismaya gider, koye donerken sayili portakal getirirmis. Aksamlari hep birlikte otururken portakalin kabugunu ozenle cicek gibi cikartip ortasindan civi ile duvara asarlarmis. Icini de aile fertleri arasinda dilim dilim paylasirlarmis. Her odaya giris-cikista evin icerisine mis gibi guzel koku dagitan portakal kabugu cicegine bakar mutlu olurlarmis.

Bu anlattigim evlerde kandil yakildigi zamanlara ait.Kalabalik misafir oldugunda lukus lamba yakilirmis sonralarda ise tuplu lukusler cikmis.

Simdilerde cok guzel aydinlaniyoruz, kasa kasa portakal alabiliyoruz ama.. mutlu olamiyoruz.

Sevgili uzak, blogunda "Kaçan tren doğru tren midir, her vakitte.
O trenin kaçmasıdır, doğru olan belkide." demisti. Ben de yorum olarak "Hakkimizda neyin hayirli oldugunu bilmeden israrla istiyoruz bazen.. Halbuki en hayirlisinin olmasi icin dua edip tevekkul etsek kacan trenin ardindan uzulup aglamak yerine sabir gostersek belki bizim icin goklerden helikopter inecek:) ya da ucak." demistim.

Bir kac yil once mutluluk nedir diye soruldugunda kesinlikle asik olmak derdim cunku asik oldugunda havada yurur herseyi toz pembe gorursun. Fakat simdi bana gore mutluluk yukarida yazdigim yorumdan ibaret. Tren kactiktan sonra ucak gelse de gelmese de tevekkul edebilmek.. Yarin belki cevabim degisebilir.. Kim bilir..

Herkese ilgi ve yorumlari icin cok tesekkur ediyor mutlu bir omur diliyorum.

aeae said...

sana sonuna kadar katiliyorum zamana göre insanin mutluluk anlayisi degisebiliyor,daha büyük seyler isterken kücük seylerden mutlu olabilmeyi ögreniyor insan.

Anonymous said...

Ne deyyon baccıııı :)
Yorman gafam böyle şeylerle :)

Çok düşünen peh mutlu olemez ne de olse:)

Mutluluk ve bilgi arasında ters korelasyon vardır,(fazla entel bi açıhlama oldu, mutluluk gatsayım hızla düşmekte:)) ne gadder çok bilen, o gadder az mutlu :P

Ne gadder az bilen, o gadder çoh mutlu :)

İşte budur mutluluğun formuluuuu :P

Cimcime'nin annesi said...

Merhaba,
coktandir yazmiyorsunuz.Ins bir yaramazlik yoktur.